EYT’liler İstanbul’da sokağa indi: ”Seçim malzemesi değiliz!” Emeklilikte Yaşa Takılanlar Federasyonu’nun İstanbul’da düzenlenen eyleminde Federasyon Başkanı Özüpak “Kimseden ne bir lütuf ne de bir sadaka istedik. Seçim malzemesi yapılmak isteniyoruz” dedi.
EKONOMİ – EYT’liler İstanbul’da sokağa indi: ”Seçim malzemesi değiliz!” EYT’liler, EYT sorununun 23. yıldönümünde İstanbul Kadıköy İskele Meydanı’nda bir araya geldi. Eyleme, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, siyasi parti temsilcileri ve Türkiye’nin farklı illerindeki EYT’liler katıldı.
Yoğun katılımın olduğu eylemde EYT Genel Başkanı Gönül Boran Özüpak basın açıklaması okudu. Eylem alanına kurulan kara tahta ve temsili formül masasında Çalışma ve Ekonomi Bakanı Vedat Bilgin’in açıkladığı “EYT Formülü” eleştirildi. Eylemde, “Bizimkisi bir hak mücadelesi” pankartı açıldı.
“Edirne’den Kars’a, Jüpiter’den Mars’a, çıksın artık bu yasa” şeklinde sloganları atıldı.
EYT Genel Başkanı Gönül Boran Özüpak’ın okuduğu basın açıklaması şöyle:
“Kamuoyunda kısaca EYT olarak bilinen Emeklilikte Yaşa Takılanlar’ın mağduriyetine sebep olan yasanın kabulünden bu yana 23 yıl geçti. 8 Eylül 1999’da çıkarılmış olan 4447 sayılı yasanın bazı hükümlerinin evrensel hukuk kurallarına aykırı bir şekilde geçmişe yönelik uygulanması emeklilikte yaş şartını ortaya çıkarmıştır. Mevcut emeklilik şartları kazanılmış haklarımız iken ilaveten üçüncü bir şart olarak eklenen yaş şartının geçmişe uygulanması adaletsiz, eşitlik ilkesine aykırı, yasaların öngörülebilir ilkesinin hiçe sayıldığı bir şekilde düzenlenmiştir. Emeklilikte Yaşa Takılanlar’ın mağduriyeti yukarda belirttiğim üzere maalesef 4 gün sonra 8 Eylül tarihinde 23’ncü yıldönümünü tamamlayacaktır.
Bugüne kadar bu zorlu mücadelede karşımıza birçok engel çıkartıldı. Federasyon ve bağlı derneklerimiz olarak yılmadan, pes etmeden, aynı zamanda da kırmadan dökmeden, mağduriyetimizi her alanda yasaların bize verdiği izinler çerçevesinde anlatmaya devam ettik, halen de devam ediyoruz. Bugüne baktığımızda, nihayet EYT probleminin bir an önce çözülmesi gereken bir toplumsal problem olduğu iktidarından muhalefetine tüm siyasi partiler tarafından kabul edilmiş durumdadır.
Elbette bu mücadele bu cümlelerde olduğu kadar hızlı gelişmedi. En başından beri birçok olumsuzluklarla karşılaştık. EYT hakkında detaylı bilgiye sahip olmayanlar, yanlış ya da eksik bilgilerle donanmış kişiler tarafından türlü sıfatlarla yaftalandık. Genç yaşta emekli olmak isteyenler olduğumuz öne sürüldü. Kamuoyuna erken emeklilik talebinde bulunanlar olarak gösterildik. Oysaki kimseden ne bir lütuf ne de bir sadaka istedik. Tamamen Anayasa’mızın 60. maddesinde ‘Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir’ olarak belirtildiği gibi Anayasal hakkımız olan emeklilik hakkımız için mücadele ettik.
Bizler yasanın talep ettiği çalışma sürelerini ve sigorta prim ödeme günlerini fazlasıyla doldurmuş hatta iki kat hatta üç kat daha fazlasını doldurmaya yaklaşmış emekçileriz. Bizler çalışma hayatına başlarken devletimizin bizden talep ettiği şartları yerine getiren ama söz verildiği gibi emeklilik haklarına kavuşamayan bir kitleyiz. Bizler emeklilik hayalleri ötelenen ve ilerlemiş yaşlarımıza rağmen emekli olamayan ya da emekli olup da 3500 liralarla 70-80 yaşlarındaki anne, babalarının ellerine bakan, onlara muhtaç bırakılan bir kuşağız. Oysa olması gereken tam tersi değil midir? Cumhuriyet tarihinde en uzun süre çalışma hayatında kalmaya zorlanarak; hem maaşlarımızdan peşinen kesilen sigorta primlerimiz hem de ödediğimiz gelir vergilerimizle aslında devletine en uzun süre katma değer sağlayan, destek olan bir kuşağız.
Buna rağmen hainlikle bile suçlandığımız zamanlar oldu. EYT meselesi gündeme geldiğinde erken emeklilik istiyorlar, boş işler, köpük, bütçeye yük, çift dikiş söylemleri ile karşı karşıya kaldığımız zamanlar oldu. Bu asılsız suçlamalarla yaftalandığımız günlerde, bizlerin hayalini bile kuramayacağı bol sıfırlı maaşlarla 5-10 dikiş atarak maaş alan bürokratların varlığı ortaya çıktığında canımızın ne kadar yandığını tarif bile edemeyiz. Birlik olup; sesimizi gür bir şekilde çıkarmaya başladığımızda ise kafalar karıştı. İlk defa bu işi çözmeye kalksak ne yaşarız acaba, başımıza neler gelir diye düşünenler; bedelini her ay tıkır tıkır ödediğimiz haklarımızın iadesi için önce çeşitli kombinasyonlar, seçenekler, hesaplamalar yaptılar. Şimdi burada herkesin gözü önünde bir kez daha soruyoruz. Bedeli fazlasıyla ödendiği halde ötelenen bir hakkın maliyet hesabı yapılabilir mi? Hangi maliyet hesabıyla kurulmaya çalışılan hangi kombinasyonlar sonucunda hakkın hak sahibine iade edilmesini sürdürülemez buldunuz?
Çok değil bir sene önce bu kombinasyonları kurup da devlet bütçesi için EYT çözümünü sürdürülemez bulanlar şimdi yıl sonuna kadar çözüm için kolları sıvamış durumdalar. Bu çabayı takdirle karşıladığımız kadar aynı zamanda da endişeyle de takip ediyoruz. Çünkü artık yine bir seçim arifesindeyiz ve yine bir sürü vaat havada uçuşuyor.
Ve diyoruz ki ‘Eyyy 2023 Genel Seçimleri, sen nelere kadirsin.’ İktidara talip olan muhalefet partilerinin EYT konusunda vaat vermesini anlıyoruz da kısa süre önce çözümü sürdürülemez bulan ve şu anda iktidarda olanların EYT çözümü için vaat vermelerini, üzerinde çalışıyoruz demelerini ve de takvim veriyor olmalarını anlamakta zorlanıyoruz. Şu anda zaten iktidardasınız. Üstelik de 20 yıldır devam eden bir iktidarsınız. Neden çözüm için vaat veriyorsunuz? Neden takvim sunuyorsunuz? Mağduriyet ortada ve 4 gün sonra 23’ncü yıldönümünü tamamlıyor. Bizlerin talebi ve çözüm isteği ise çok net. Üzerinde aylarca çalışma yapmayı, araştırma komisyonları kurmayı gerektiren bir durum yok ortada. Tüm EYT’liler olarak çalışma hayatlarımıza başladığımızda tabi olduğumuz yasalar çerçevesinde ötelenmiş emeklilik haklarımızı talep ediyoruz.
Şimdilerde öne sürülmesi düşünülen formüller siyasetin ve medyanın diline dolanmış durumda. Önce Almanya, Hollanda, Finlandiya modelleri irdelendi. İşin içinden çıkılamadı. 10 kombinasyonlu formüller 5’e indi 3’ indi. En son olarak içeriğini bilmediğimiz devlet sırrı gibi saklanan bir formüle indi. Burada dikkat çekmek istediğimiz nokta şu: Emeklilikte Yaşa Takılma konusu dünyanın hiçbir ülkesinde mevzu bahis değildir. Tamamen Türkiye’ye özel tamamen yerli ve milli bir toplumsal problemdir. Farklı farklı formüller üretmeye, laboratuvarlara kapanıp çözüm için formül aramaya gerek yok? 99 öncesi haklarımız neyse o.
Asla unutulmaması gereken şey, EYT’liler olarak devlet bütçesine yük değiliz. Hak etmediğimiz bir şey istemiyoruz. Biz lütuf istemiyoruz. Sadaka asla istemiyoruz. Yardım edilmiş yoksullar olmak istemiyoruz. Altını basa basa çiziyoruz. Yeni mağduriyetler oluşmaması için. Bu yüzden çözümün de formülsüz olmasını istiyoruz. ‘Şu anda masamızda tek formül var. Onu da zamanı gelince açıklayacağız’ söylemlerini ise gerçekten anlamakta ve kavramakta zorluk çekiyoruz.
Öncelikle neyin tek formülü yasa belli, mağduriyet belli, tek formül derken kastınız nedir? Neyin zamanı gelince açıklayacaksınız? Vatandaşım mağdur edilmiş bir an evvel çözmek gerek demek yerine, oy kaygısında olup ‘Biz yaptık oldu’ ile yeni mağduriyetlerle mi yoksa seçim vaadiyle mi yol alacaksınız. Formülünüz de 2008 yılında iktidarınızda çıkarılan aylık bağlanma oranlarının düşürülmesi ile kuşa dönen emekli maaşlarımız insanca yaşayabileceğimiz maaşlar olacak mı? Çocuk yaşta çalışmaya başlarken ‘Sen çocuksun çalışamazsın’ denilmediği, meslek liselerinde stajla başlayan çalışma hayatımızda aldığımız sigorta numaralarımız sigorta başlangıcı sayılacak mı? Hiçbirimizin çalışma koşularının aynı olmadığı zorluklarla geçen çalışma hayatımızda, 8 Eylül 1999 yılı öncesi başlangıcı olan prim günü eksik kaderdaşlarımıza en azından prim günlerini tamamlayabilmeleri için bir borçlanma gelecek mi? EYT olup emekli olanların bekledikleri sürelerle bağlanan 3 bin 500 TL emekli maaşlarına iyileştirme yapılacak mı? En önemlilerden gördüğümüz sorunlardan biri de Z kuşağımız, yani EYT’lilerinin çocuklarının SGK yasalarından yaş haddi ve ABO sebebiyle geleceğe güvenle bakabileceği SGK yasalarını tekrar ele alıp güvenli ortamı hazırlayacak mısınız? Kafamızda emek ve alınteri kıymeti ile deli sorular niçin? Siyasette alın teri dökenler ilk sırada olup hakları gasp edilenler oluyor. Soruyoruz iktidara, muhalefete.
İktidarın ‘Zamanı gelince çözümünü açıklayacağız’ dediği bu toplumsal problem Türkiye’nin zamansız ve amansız bir yarası haline gelmiş artık. Bu formül ve ‘Zamanı gelince açıklayacağız’ söylemleri ister istemez EYT meselesinin yine bir seçim malzemesi yapılmak istendiği yönünde düşüncelere itiyor bizleri. Bu artık bizim asla kabul etmeyeceğimiz, edemeyeceğimiz bir yaklaşım tarzıdır. EYT probleminin artık finansal bir problem olmadığı ve bir an önce çözülmesi gereken büyük bir toplumsal problem olduğu kabul edileli çok oldu. EYT problemi siyasetin eliyle doğurulmuş ve yine siyasetin eliyle çözülmesi gereken bir problem olduğu kadar, bünyesinde barındırdığı her görüşten mağdurların mevcudiyetiyle de siyasetin çok üstüne çıkmış toplumsal bir yaradır.
En bilinçli topluluk olarak vatandaşlık görevimizi kullanırken yaşadığımız mağduriyeti zorlukları unutabilecek değiliz. Zaman kaybetmeden ‘Vatandaşımın yaşadığı mağduriyetler önemli’ diyorsanız sürüncemede bırakma. Sabrımız Kalmadı. Kitlemizle birlikte formülsüz EYT-ABO-staj-intibak mağduriyetimizin çözülmesi için iktidarı muhalefet yapacak, muhalefeti iktidar yapacak 20 milyon ailelerimizle birlikte demokratik hakkımızın gereğini 2023 seçimlerinde yapacağımızdan hiç şüpheniz olmasın. Bıçak kemiği deldi geçti bilin istiyoruz.”
Kaynak: Haber3