BURSA – Faruk Çelik’ten Alinur Aktaş’a Sert Tepki Yerel Seçimlerin ardından ve Bursa’daki seçim yenilgisinin adından Alinur Aktaş “Rahmetli Demirel’in bahsettiği gibi vatandaşın cebi ve tenceresiyle oynanırsa neticesi kötü olur” demişti.
Türk siyasetinde yerel seçimler her zaman önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu seçimler, ulusal politikaların yanı sıra yerel yönetimlerin performansını da yansıtan bir barometre işlevi görür. Ancak, seçim sonuçlarının analizi ve değerlendirilmesi her zaman objektif bir bakış açısıyla yapılmaz. Bu bağlamda, AK Parti’nin deneyimli siyasetçilerinden Faruk Çelik’in, eski Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş‘a yönelik eleştirileri dikkate değerdir.
Alinur Aktaş sorumluluğu üzerinden atmış, seçim yenilgisini ”vatandaşın cebi ve tenceresiyle oynanırsa neticesi kötü olur” gibi sözlerle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve kötü ekonomi politikalarına bağlamış ve bir nevi Akp ve Recep Tayyip Erdoğan’ı suçlamıştı.
“Rahmetli Demirel’in bahsettiği gibi ‘vatandaşın cebi ve tenceresiyle oynanırsa neticesi kötü olur’ gibi ifadeleri vardı. Bunun sonucunda 20 milyondan 12 milyona düşen bir oyun varlığını görüyorsunuz. Sandığa gitmeme oranının da anormal derecede arttığını görüyorsunuz. Bu aslında bir çok şeyinde rengini ortaya koyuyor. Çevremden biliyorum. ‘Gidersem dayanamam ampule basarım. Gitmeyeceğim’ diyerek protesto etti. O kadar çok kişiden bunu duydum. Ama bunu hiç bir mazeret olarak söylemiyorum. Biz nihayetinde seçimi kaybettik” demişti.
Bunu üzerine Faruk Çelik sosyal medya hesaplarından isim vermeden Alinur Aktaş’a sert tepki verdi.
”Aday olabilmek için birçok yolu kendine mubah görenler, seçimi kaybettikten sonra ‘’kişisel sorumluluktan kaçarak’’ seçim neticesini ekonomik gerekçelere bağlayabiliyorlar. Yereldeki mağlubiyeti sadece genel siyaset ve ekonomik gelişmelere bağlamak, öncelikle yerelde yapılması gereken özeleştiriden kaçmaktır. Ayrıca 10 ay önce bütün ittifaklara rağmen Sayın Cumhurbaşkanımızın aldığı seçim zaferini görmemezlikten gelmektir”
Faruk Çelik, aday olabilmek için çeşitli yolları meşru gören ve seçim kaybını ekonomik gerekçelere bağlayan siyasetçilere sert bir tepki gösteriyor. Bu eleştiri, özellikle yerel seçimlerin ardından bazı siyasetçilerin kişisel sorumluluklarını göz ardı ederek, mağlubiyetlerini genel siyasi ve ekonomik gelişmelere bağlama eğilimine işaret ediyor. Çelik’e göre, bu yaklaşım, yerel düzeyde yapılması gereken özeleştiri ve değerlendirmeden kaçınmanın bir yansımasıdır.
Ayrıca, Çelik’in vurguladığı bir diğer önemli nokta, bazı siyasetçilerin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 10 ay önce, tüm ittifaklara rağmen elde ettiği seçim zaferini görmezden gelmesidir. Bu, siyasi rekabetin ötesinde, partiler ve liderler arasındaki birlikteliğin ve ulusal başarıların takdir edilmesi gerektiğinin altını çizer.
Faruk Çelik’in Alinur Aktaş’a yönelik eleştirileri, yerel seçimlerin değerlendirilmesinde daha geniş bir perspektife ve objektif bir analize ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir. Yerel başarısızlıkların sadece genel siyasi ve ekonomik faktörlere bağlanması, temel sorunların göz ardı edilmesine ve gerçek çözümlerin geliştirilememesine yol açabilir. Bu nedenle, siyasetçilerin hem yerel hem de ulusal düzeyde sorumluluklarını kabul etmeleri ve gerçekçi bir özeleştiri yapmaları önemlidir.
Faruk Çelik’in eleştirileri, Türk siyasetinde yerel ve ulusal düzeyler arasındaki etkileşimin önemini de vurgular. Yerel seçim sonuçları, sadece belediye başkanlarının ve yerel meclis üyelerinin belirlenmesiyle sınırlı kalmaz; aynı zamanda ulusal siyasete ve genel seçimlere yönelik kamuoyu algısını da şekillendirir. Bu nedenle, yerel seçimlerde yaşanan başarısızlıkların doğru bir şekilde analiz edilmesi ve eleştirilmesi, partilerin gelecekteki stratejilerini belirlemede hayati bir rol oynar.
Özeleştiri, siyasi olgunluğun ve gelişimin temel taşlarından biridir. Siyasetçilerin ve partilerin, başarılarını kutlarken başarısızlıklarını da kabul etmeleri ve bunlardan ders çıkarmaları gerekir. Ancak bu şekilde, gerçekçi politikalar geliştirilebilir ve halkın beklentilerine daha iyi cevap verilebilir.
Alinur Aktaş’ın seçim kaybının analizi, bu bağlamda ele alındığında, sadece ekonomik faktörlerin veya genel siyasi eğilimlerin ötesinde, yerel politikaların ve yönetim anlayışının da gözden geçirilmesi gerektiğini göstermektedir. Bu, hem Bursa için hem de Türkiye genelinde yerel yönetimlerin daha etkin ve halka hizmet odaklı bir şekilde çalışmasına katkı sağlayabilir.
Son tahlilde, Faruk Çelik’in eleştirileri, Türk siyasetinde yerel ve ulusal düzeyler arasındaki dinamiklerin karmaşıklığını ve bu dinamiklerin doğru bir şekilde anlaşılmasının önemini ortaya koyar. Yerel seçimlerin değerlendirilmesi, sadece o anki sonuçlara odaklanmak yerine, daha geniş bir perspektifle ve uzun vadeli bir vizyonla yapılmalıdır. Bu yaklaşım, hem yerel hem de ulusal düzeyde daha sağlıklı bir siyasi ortamın oluşmasına katkı sağlayacaktır.