Eczacıbaşı’ndan Cumhuriyet yazarına ağır suçlama. Habertürk’te yayınlanan ‘Türkiye’nin Nabzı’ programında 27 Mayıs 1960 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gerçekleşmiş ilk askerî darbe olan 27 Mayıs darbesi konuşuldu.
Programda konu Nagehan Alçı’nın 27 Mayıs tarihli yazısında Vedat Eczacıbaşı ile ilgili kısma geldi. 27 Mayıs’ta Vedat Eczabaşı’nın yaşadıklarına yazısında yer veren Alçı, Eczacıbaşı’nın Gaskonyalı Toma Meyhanesi’nde kadehini kaldırarak “Benim için hâlâ Başbakan olan Adnan Menderes’in şerefine…” dediği için dönemin Cumhuriyet Gazetesi imtiyaz sahibi gazeteci Alev Coşkun tarafından polise ihbar edildiğinden ve yaşadığı acılarla birlikte intihar ettiğinden söz etti.
BU ACIYI HAYATIMIZ BOYUNCA YAŞADIK
“Babamı tanımadığımız için babamın ayak seslerini bütün hayatımız boyunca hissettik. Darbenin ayak seslerini hissettik. En büyük gönül acımız, o olayla birlikte sadece babam ölmedi. Hepimiz öldük yani ben, ablam ve annem. Annem 26 yaşındaydı babam öldüğünde. Kardeşim Deniz 1.5 yaşındaydı. Bu acıyı hayatımız boyunca yaşadık. Hâlen de yaşıyoruz. Tüylerim ürperiyor. 1960 darbesinin ne kadar acımasız, ne kadar bu bir tane örnek ama bunun yanı sıra yüzlerce ailenin ocakları söndü. Birçok insana zarar verdi.”
HEM SÖZLÜ HEM FİZİKİ İŞKENCE
Pınar Eczacıbaşı babasının yaşadıklarını şöyle anlattı;
“Nagehan Hanım’ın da bahsettiği gibi yan masada CHP İl Kurulu’ndan Alev Coşkun, Nurettin Sözen gibi isimler Eczacıbaşı firmasının sergisinden çıkıp bunu Gaskonyalı Toma Meyhanesi’nde kutlama amaçlı “Benim için hâlâ Başbakan olan Adnan Menderes’in şerefine…” sözünün buralara gelmesi tabii babam bunu kendine yediremedi. Alev Coşkun ve Nurettin Sözen’in bulunduğu masadakilerin şikâyetiyle özellikle Alev Coşkun diye biliyorum. Olay büyüyor ve iş karakolda bitiyor. O gece karakolda tutuklanmalar oluyor. Akabinde olay uzuyor ve gazetelere yansıyor. Sadece bir kutlama gecesinde babamın arkadaşları da tutuklanarak içeri atılıyor. Gazeteye yansımasıyla birlikte mevcut rejim onları hapishaneden çıkarmamak için elinden geleni yapıyor. Babam da bu hem sözlü hem fizikî işkenceye dayanamıyor ve kendi hayatını feda ediyor.”
BABAMIN ÖLÜMÜNDEN SORUMLU TUTUYORUM
Pınar Eczacıbaşı Nagehan Alçı tarafından kendisine yöneltilen ‘Alev Coşkun’u babanızın ölümünden sorumlu tutuyor musunuz?’ sorusuna “Kesinlikle sorumlu tutuyorum. Bu kadar ufacık, gönülle yapılmış, ruhla yapılmış kadeh kaldırmayı buralara getirmek, bu denli üzerine gitmek, bunu hapse atıldıktan sonra kaşımak, kanayan yarayı kaşımak kadar zulmedici bir hikâye olamaz” ifadesini kullandı.
‘Nejat Eczacıbaşı ve Bülent Eczacıbaşı’nın bu olaya yeterince tepki koyduğunu düşünüyor musunuz?’ sorusu üzerine Pınar Eczacıbaşı, “Hayır düşünmüyorum ancak Bülent Eczacıbaşı benim kuzenim ve kendisi o günlerde çok gençti. Nejat Eczacıbaşı ise babamın abisi. Maalesef yeteri kadar dik duramadılar. Bütün konjonktür babamın aleyhine işledi. Gerek kardeşleri tarafından gerekse mevcut siyasi ortam açısından” diye konuştu.