Çocukların dayanıklılık güçlerinin, yetişkinlere göre zayıf olduğunun altını çizen belirten Klinik Psikolog Nergis Öksüz, “Çocukları kendilerine göre büyük hayat mücadelelerinde yalnız bırakırsak, çocuklar çözümü reddederler. Biz ya çocukları dinlemiyoruz ya sorgulayıcı sorular yöneltiyoruz ya da hiç sormuyoruz. Çocuğa neden diye sormak yerine, problemlere çocuğun penceresinden bakmayı başarmak lazım. Hiç evinden ayrılmamış bir çocuğu okula gönderip, ‘artık sen okula gideceksin, çünkü tüm 6 yaşındakiler gidiyor’ demek, çocuk için geçerli bir açıklama değil, çocuk kendine göre bu davranışı yapmak zorunda da değil” diye konuştu.
Doruk Sağlık Grubu’ndan Klinik Psikolog Nergis Öksüz, Ördekli Kültür Merkezi’nde gerçekleştirdiği ve danışanlar ile vatandaşların katıldığı toplantıda, “Çocuklarda İstenmeyen Davranışlar ve Müdahale Yöntemleri” hakkında konuştu.
Nasıl davranacağınızı biliyor musunuz?
Seminer aracılığıyla, terapiye gidemeyen vatandaşlara ulaşmayı hedeflediklerinin altını çizen Nergis Öksüz, seminerlerin devam etmesini umduklarını böylece ebeveynlere, çocuklarına nasıl davranması gerektiğinin inceliklerini anlatabilecekleri söyledi.
“İlişkiler zarar görüyor”
Ebeveynlerin iyi niyetli ve doğru olduğunu düşünerek yaptığı bazı hareketlerin, çocuklarıyla olan ilişkilerine zarar verebildiğine dikkat çeken Öksüz, “Çocukların ruhsal sağlığına zarar verebildiğimiz gibi kendi ilişkilerimize de zarar verebiliyoruz. O anki problem çok mühim değil. Diyelim ki 3 yaşındaki bir çocuğa çikolata alırken bir kriz yaşadınız, oldu ve bitti diye düşündünüz. Böyle düşünebilirsiniz ama ilişkinize zarar verebiliyor. Ebeveynle çocuk arasındaki ilişki ona göre şekilleniyor. O yüzden aslında hassas dinamikleri olumsuz verilerle beslememek lazım” uyarısında bulundu.
“Ağlamak, en belirgin istenmeyen davranış”
Çocuklardaki en belirgin ve yaygın davranış ağlamak olduğunu hatırlatan Klinik Psikolog Nergis Öksüz,
“Çocuklar ağlıyor, ağlayarak istediklerini elde ediyorlar, onların dışında protesto ediyorlar, bazı çocuklar okula gitmiyor. Her çocuğun davranışlarını şekillendiren, davranışlarına yön veren motivasyonları var. Çocuk bir şeyi rahatsız edici buluyor, arkadaşlarından kaçıyor olabilir, sosyal ortamlar onun için hoş olmayabilir; o çocuğun özelinde mutlaka anlamlı sebepler vardır. Çocuk özeline inip, o çocuğun hangi sebeplerden dolayı o hareketleri yaptığını anlamak ve o dinamikleri değiştirmek gerekiyor olabilir” dedi.
“Sorun, sorunla çözülmez”
Ebeveynlerin, çocuklardan ‘bir yetişkin’ gibi kendisini ifade etmesini beklediğini ve bu düşüncenin yanlış olduğunun farkına varılması gerektiğini önemine işaret eden Klinik Psikolog Öksüz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çocuklar ifadelendirmede çok başarılı olamadıkları için bir yetişkine, ‘baba, ben öğretmenimi sevmedim’, ya da ‘arkadaşım beni itti, o yüzden bir daha okula gitmek istemiyorum’ diyerek ifadelendiremiyor. Ebeveynler de yetişkin olgunluğu ve aklıyla cevap istediği için iletişimde sıkıntı oluyor. Bunda sıkıntı olduğu zaman ebeveyn gitmelisin diyor, çocuk gitmeyeceğim diyor. Çocuklar haz odaklı yaşar, çocuklar istediğini yapmak ister ama ebeveynler çocuklarından istediklerinden ziyade gereklilikleri yaparlar. Bu durum da ebeveynlerin çocuklarıyla çakışma yaşamasına sebebiyet verir. Çakışma durumlarında, bir problemin sahibiyle problemi konuşmadan, problemin kökenini asla çözemezsiniz. Sorunu sorunla çözemezsiniz, sorunu gerekliliklerle de çözemezsiniz. Sorunun genel özellikleriyle neden olduğunu bildikten sonra, analizini yaptıktan sonra problemi çözmek için muhtemelen alternatif yollar çıkar. O problemin çözülmesi çocuğun içsel dünyasına, yani duygusuna, düşüncesine düzenlemeyse çocukta ona göre çocukta teknikler geliştirirsiniz. Eğer değil de dış faktörlerden gelen bir değişiklik gereksinimi varsa, dış faktörleri değiştirirsiniz, çocuğun konforunu artırırsınız. Konforlarını bozan her ne varsa bizim o engelleri ortadan kaldırmamız lazım.Tümden iyilik, zor değil, yalnızca iyi planlanması gerekir”, diye konuştu.