Bursa’ya zaten bir şey geliyor muydu?
BURSA – Erdoğan’dan tartışma yaratacak seçim açıklaması. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, depremin yıktığı Hatay’daki aday tanıtım toplantısında, “Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı, mahzun kaldı” dedi. Bursa’ya aslında herhangi bir katkı sağlanıyor muydu?
Türkiye’nin önemli sanayi ve ticaret merkezlerinden biri olan Bursa, uzun yıllardır çeşitli yatırımlar ve projelerle gündeme gelmiştir. Ancak son dönemlerde, şehrin yeterli hizmet ve yatırım alıp almadığı konusunda tartışmalar yaşanıyor. Bu tartışmaların fitilini ateşleyen ise, Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir açıklaması oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez” şeklinde bir açıklama yaparak, yerel ve merkezi yönetimler arasındaki iş birliğinin önemine vurgu yaptı. Bu açıklama, Bursalıların gündeminde farklı bir tartışma başlattı. Bursalılar, kendi şehirlerinin durumunu sorgulayarak, “üvey evlat muamelesi gören Bursa’ya zaten bir şey geliyor muydu?” sorusunu dile getirdiler.
Bu soru, Bursa’nın son yıllarda aldığı hizmet ve yatırımları mercek altına alıyor. Gerçekten de Bursa, otomotiv, tekstil ve tarım sektörlerinde Türkiye’nin önde gelen şehirlerinden biri olmasına rağmen, bazı Bursalılar tarafından yeterince desteklenmediği ve öncelikli yatırım alanları arasında görülmediği yönünde eleştiriler alıyor.
Buna karşın, şehrin altyapıdan ulaşıma, sağlıktan eğitime pek çok alanda önemli projelere ev sahipliği yaptığı da bir gerçek olsa da özellikle Bursa’da çığ gibi büyüyen hayat pahalılığı, konut sorunu, işsizlik, kangren olan trafik sorunu ile Bursa yaşanmaz hale gelmiş durumda. Bursalılar Akp’li Alinur Aktaş Belediyesinin beceriksiz tutumu ve davranışlarıyla Bursa’nın bir beş yıla daha tahammül edemeyeceği noktasında buluşuyor.
Ancak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri sonrasında, Bursalılar arasında bu yatırımların yeterliliği ve adaletli bir şekilde dağılıp dağılmadığı konusunda bir tartışma başladı. Şehrin potansiyelinin tam anlamıyla kullanılıp kullanılmadığı, merkezi ve yerel yönetimlerin Bursa’ya gereken önemi verip vermediği soruları gündeme geldi.
Bursa’nın geleceği, yerel ve merkezi yönetimlerin iş birliği, şehrin ihtiyaçlarına duyarlı yatırımlar ve halkın beklentileriyle şekillenecek gibi görünüyor. Bursalıların bu konudaki beklentileri ve eleştirileri, şehrin gelişim sürecinde önemli bir rol oynayacak. Erdoğan’ın sözleri, belki de şehrin geleceği adına yapılabilecek tartışmalar ve değerlendirmeler için bir başlangıç noktası olabilir.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hatay’daki aday tanıtım toplantısında, “Hatay, kamu yatırımlarını noksansız alsa da yereldeki vizyon eksikliği nedeniyle potansiyelini açığa çıkmakta zorlanan şehrimiz. Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Sizlerin de güçlü desteğiyle 31 Mart’ta Hatay’da yeni bir dönemin kapılarını aralayacağız. Elele, gönül gönüle vererek, Hatay’ın hizmet ve eser siyaseti hasretini 56 gün sonra bitireceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin bugün Hatay’da düzenlediği ve ilçe belediye başkanı adaylarını tanıttığı toplantıda konuştu. Erdoğan, özetle şunları söyledi:
“Medeniyetlerin beşiği Hatay’ımızı en kısa sürede yeniden ayağa kaldırmak için canla başla çalışıyoruz. İnşallah deprem bölgesindeki 390 bin hak sahibi vatandaşımızın sonuncusu da evinin anahtarını alana kadar çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Buradan bir kez daha Hataylı kardeşlerimize söz veriyoruz; hangi zorlukla, engelle karşılaşırsak karşılaşalım, hangi sıkıntıları yaşarsak yaşayalım, Hatay’ı eskisinden daha görkemli, güvenli, canlı bir şehir haline getirinceye kadar bize durmak, dinlenmek yok. Hükümetimizin gündeminin değişmez ilk maddesi, 6 Şubat depremlerinde yıkılan şehirlerimizin yeniden inşası ve ihyasıdır. Temmuz ayında Meclis’imiz tarafından kabul edilen ek bütçede, deprem bölgesindeki şehirlerimizde kullanılmak üzere 762 milyar liralık kaynak ayırdık. Bu yılın bütçesinde de 1 trilyondan fazla kaynak ayırdık.
Biz, depremzede kardeşlerimizi oy rengine göre hizmete layık görenlerden değiliz. Sırf sandıktan istediği sonuç çıkmayınca deprem mağdurlarını kaldıkları misafirhanelerden kapı dışarı eden, yaptığı 3 kuruş yardımı insanın başına kakan vicdansızlardan hiç değiliz. Depremzede kardeşlerimizin dertleriyle gerçekten dertlenen, çözülmesi için çaba harcayan bir yönetimiz. Milletimizin refahı, esenliği ve geleceği için ter döken bir ittifakız. Hiçbir insanımızı aç, açıkta bırakmama düsturuyla gecemizi gündüzümüze katacağız.
Hatay Büyükşehir’de Cumhur İttifakı adayı olarak Mehmet Öntürk kardeşimizi kamuoyumuzla paylaştık. Mehmet kardeşimizin Hataylıların teveccühüne mazhar olduğunu görmekten memnuniyet duyuyorum. Hatay, kamu yatırımlarını noksansız alsa da yereldeki vizyon eksikliği nedeniyle potansiyelini açığa çıkmakta zorlanan şehrimiz. Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı, mahzun kaldı. Şu anda Hatay’daki mevcut yerel yönetim, maalesef şu deprem olayından sonra ‘bad-el harab-ül Basra’ oldu. Nerede belediye başkanı? Yok. İşte şimdi, 31 Mart akşamı yeni bir dönemi, ben inanıyorum ki Mehmet Öntürk kardeşim ve ekibiyle ayağa kaldıracaktır. Hatay, iş ve icraat yerine laf üreten CHP zihniyetinin elinde adeta heder oldu. Sizlerin de güçlü desteğiyle 31 Mart’ta Hatay’da yeni bir dönemin kapılarını aralayacağız. Elele, gönül gönüle vererek Hatay’ın hizmet ve eser siyaseti hasretini 56 gün sonra bitireceğiz.
Hatay’ın, her anında hep yanında olacak belediye başkanlarıyla yönetilmesini temin edeceğiz. Gerçek belediyecilik anlayışımızın özünde afetlere dayanıklı, dirençli, sağlam yerleşim yerleri inşa etmek vardır. Yeni nesil dijital teknolojilere uygun altyapılar tesis etmek vardır. Toplumun bütün kesimlerine yönelik sosyal belediyecilik hizmetlerini genişletmek vardır. Maddi ve manevi desteklerle aileyi korumak vardır. Mimarisi estetikle yoğrulmuş, tarihi ve kültürel varlıkları korunmuş huzurlu, güvenli kentler kurmak vardır. Kırsaldaki hayat şartlarını yükseltip, insanımızın doğup büyüdüğü yerde kalmasını teşvik etmek vardır. Amacımız; katılımcı, kaliteli, memnuniyet esaslı yönetimlerle şehirlerimizi geleceğe hazırlamaktır. Bunun için büyükşehir ne kadar önemliyse ilçe belediyeleri o derece kritik ehemmiyete sahiptir. İnşallah Hatay’da bunu başaracağız.
Bizde küçük hesaplar olmaz, kendi çıkarını ülkenin üstünde görme gafleti olmaz, bölücü örgüt güdümüyle siyaset yapanlarla demlenmek olmaz. Aslolan, Türkiye ve Türk milletinin esenliği, huzuru ve bekasıdır. Her bir vatandaşımızın kendini güvende hissetmesidir. Böyle hassasiyeti olmayanların durumunu sizler de takip ediyorsunuz. Siyaseti millet için değil de kendi ikbali için yapanların içler acısı hali ortadadır. 8 ay önce Halil İbrahim sofrasından bahsediyorlardı. Bugün hepsi birbirine düşman kesildiler. Bugün birbirlerinin seçim afişlerine dahi tahammül edemiyorlar. ‘13. Cumhurbaşkanımız’ diye adeta pamuklara sardıkları adayı, bugün Ankara’da bir ofisin dört duvarı arasına hapsettiler. Elbette CHP ve eski ortakları arasında ne olup bittiği, hangi tartışmaların yaşandığı bizi ilgilendirmez. Biz, Cumhur İttifakı olarak dün nerede durduysak bugün de aynı yerde dimdik duruyoruz. Biz, dün neyi savunuyorsak bugün de aynı değerlerin savunuculuğunu yapıyoruz. Türk siyasetinin böyle bir duruma düşürülmesine üzülüyoruz.”
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz?