Bursa’da Karlov suikastının tanığından iddialar. Müyesser Yıldız’ın kaleme aldığı yazıda ilginç detaylar ortaya çıktı. Türkiye Gazetesi de buna cevaben bir haber yaptı.
İşte o yazı ve haber;
Hazırlanan iddianamede, Gülen ve 16 sanığın suikastla doğrudan bağlantısı olduğu belirtilerek, haklarında ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenirken, suikastın “Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilere yönelik provokasyon türünde bir eylem” olduğu vurgulandı.
Özetle her anlamda çok ciddi bir dava.
Halen 7 sanığın tutuklu olduğu dava Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Kasım ayındaki celsede tanık dinlenmesine geçilmişti.
Bu kapsamda da Mahkeme, Bursa’dan bir tanığın talimatla ifadesinin alınmasını kararlaştırmış, söz konusu tanık ifadeye gelmeyince hakkında zorla getirme kararı çıkartılmıştı.
İşte Cuma günü yapılacak duruşma öncesi U.A. isimli bu tanığın ifadesi, geçen hafta Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde alındı.
FETÖ’CÜLERE ŞİFRELİ MESAJ HANGİ GAZETEYLE GÖNDERİLİYORMUŞ
Salonda hazır edilen U.A.’nın kimlik tespiti yapıldıktan sonra, talimat evrakı ve ekleri okundu. Tanıklık yapmasına engel hali olmadığı belirtilip, “Doğruları söyleyeceği” konusunda yemin ettirildi.
O da, “Bildiğimi dosdoğru söyleyeceğime namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim” dedi.
Ardından Karlov suikastı konusunda bilgi ve görgüsü soruldu.
Mahkeme tutanağından aynen aktaralım; U.A. şunları anlattı:
“Ben çeşitli ajanslara muhabirlik yapıyordum. Yaklaşık 25 yıldır bu işle meşgulüm. 2016 yılında tehdit suçundan dolayı açık cezaevine girdim. Cezaevinde yüzlerce Türkiye gazetesi gördüm. Bu gazetelerin cezaevine bedava geldiği söylendi. Bu gazete vasıtasıyla FETÖ tutuklularına şifreli bir şekilde mesaj gönderildiğini fark ettim. Bu gazeteleri inceleyerek, bu şifreleri çözmeye çalıştım ve başarılı oldum. Fuat Uğur isimli kişinin köşe yazılarından Ankara’da Ruslara karşı bir saldırı olacağını anladım. Bunu arkadaşıma da bahsettim. Birkaç gün sonra Rus Büyükelçisi öldürüldü. Bu konu ile ilgili çeşitli ihbarlarda bulundum, terör şubede ifadem alındı. Bir süre sonra denetimli serbestliğe uymadığım gerekçesiyle tekrar açık cezaevine girdim. 3 Nisan 2017 tarihli Türkiye gazetesi yine önüme geldi. Bu gazeteyi inceleyerek, Cumhurbaşkanına suikast olabileceğini düşündüm. Daha sonra Cezaevi Müdürlüğü beni Başsavcı Bey ile görüştürdü. Başsavcı Beye bildiklerimi, bu şifreyi nasıl çözdüğümü anlattım.”
Naip Hakim, U.A.’ya, “Karlov suikastı ile ilgili bildiklerini anlatması” uyarısında bulunup, dava dosyası dışındaki konularla ilgili Savcılığa müracaat edebileceğini hatırlattı.
U.A. ifadesinin devamında, “Ayrıca İhlas Holding’in FETÖ ile irtibatlı olduğuna dair delillerim, biraz sonra sunacağım dosya içerisinde mevcuttur. Eski başbakanlardan Mesut Yılmaz’ın FETÖ’ye 370 milyon dolar para aktardığı da dosya içerisinde kanıtlarla sabittir” dedi ve Mahkemeye 3 klasör sundu.
Mahkeme de ifade alma işleminin bitirerek, talimatın ikmalen Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesini kararlaştırdı.
KİMDİR BU TANIK
Çok ciddi bir davada, tanık olarak dinlenmesi kararlaştırılan kişinin verdiği ifade böyle.
Cezaevinde kalmış… Türkiye Gazetesi’ni inceleyip, ilginç tespitler yapmış… Bu tespitlerini ilgili makamlara bildirmiş, polis ifadesini almış… Yetmemiş, Başsavcı ile görüştürülmüş…
Demek ki, iddiaları ciddiye alınmış. Bu durumda, Türkiye Gazetesi ve Fuat Uğur hakkında da soruşturma açılması gerekirdi herhalde. Açıldı mı, bilmiyoruz.
Peki kimdir bu tanık?
Hızlıca, kısa bir Google araştırması yaptık. Yaşadığı şehir, kimlik bilgilerindeki benzerlik itibarıyla, dikkat çekici bir habere ulaştık.
Anadolu Ajansı başta olmak üzere birçok ajans ve gazetenin geçtiği haber şöyle:
U.A. Ocak 2014’te, 7 ay önce boşandığı eşini üç yerinden bıçakladıktan sonra hastane önüne bırakıp, kaçmış. Bu arada eski eşinin yakınlarını arayıp, kardeşlerine sahip çıkmasını istemiş.
Aldığı bıçak darbeleriyle kalbi, akciğeri ve kolundan yaralanan kadın ameliyat edilirken, U.A. da polis tarafından sabaha karşı akrabalarının evinde yakalanmış ve çıkarıldığı mahkemece tutuklanmış.
Hakkında “Kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan ömür boyu hapis istemiyle dava açılmış. Mahkemede verdiği ifadede, “Torpido gözünü ilaç almak için açmıştım. İlacı eşim elimden alıp attı. İki ilaç olduğundan, diğerini ararken elime bıçak geldi. Farkında olmadan kullandım. Kan görünce fırlatıp attım. Hastaneye götürdüm. Psikolojimin bozuk olduğunu, intihar edeceğimi söyleyerek kardeşine telefon ettim. Pişmanım, eşimden özür diliyorum” demiş.
Eski eşi çocuklarının babası olduğu için şikayetinden vazgeçince, Mahkeme U.A. hakkındaki suçlamayı “Yaralama” kabul ederek, önce 5 yıl, sonra hafifletici sebepler ve iyi hali nedeniyle 1 yıl 4 ay hapis cezası verip, hükmün açıklanmasını geri bırakmış.
Karlov suikastı davasında verdiği ifadeden U.A.’nın 2016’da da “Tehdit” suçundan ceza aldığını, ancak denetimli serbestliğe uymadığı için bir kez daha cezaevine girdiğini anlıyoruz.
Tanıklığın ne hale geldiği, polis, savcılık ve mahkemelerin kimlere itibar ettiğine dair çok çarpıcı bir örnek, değil mi?
Müyesser Yıldız
Bugün Türkiye Gazetesinde cevaben çıkan haber;
Bursa’da FETÖ davalarının nasıl sulandırıldığını, mahkemelerin nasıl angaryalarla uğraştığını gözler önüne seren çarpıcı bir örnek yaşandı. Mahkeme, karısını bıçaklamaktan hüküm giyen ve kendisini “Mehdi” ilân eden bir kişinin gizli tanık olarak dinlenmesine karar verdi. Fıkra gibi olay şöyle gelişti:
MADDE BAĞIMLISI
Bir dönem İhlas Haber Ajansı için Uludağ’da telifli foto muhabirliği yapan 44 yaşındaki Umut Asma, boşandığı eski eşi Elif H’yi 2014 yılında üç yerinden bıçakladıktan sonra acil servise bırakıp kaçtı. Polis kısa sürede saldırganı yakaladı. Uyuşturucu madde bağımlısı olan Asma hakkında ‘Kasten öldürmeye teşebbüs’ suçundan ömür boyu hapis cezası talebiyle dava açıldı. Dört ay sonra duruşma yapıldı. Eski eşi ‘Ne de olsa iki çocuğumun babası’ diyerek mahkemede şikayetinden vazgeçti. Bir yıl, dört ay hapis cezası verilen Asma, denetimli serbestlikten yararlanarak tahliye edildi ama uslanmadı. 2016’da denetimli serbestliğe uymadığı gerekçesiyle yeniden cezaevine düştü. Burada psikolojisi iyice bozuldu.
ŞİFREYİ ÇÖZMÜŞ(!)
FETÖ’cüler tarafından katledilen Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov cinayetiyle ilgili bilgisinin olduğunu söyleyerek cezaevi müdürlüğüne, oradan da Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdu. “Cinayetin şifrelerini çözdüm” dedi. Kaynak olarak da yazarımız Fuat Uğur’un yazılarını gösterdi. “Cezaevine gelen gazete vasıtasıyla FETÖ tutuklularına şifreli bir şekilde mesaj gönderildiğini fark ettim. Bu gazeteleri inceleyerek bu şifreleri çözmeye çalıştım ve başarılı oldum. Fuat Uğur isimli kişinin köşe yazılarından Ankara’da Ruslara karşı bir saldırı olacağını anladım. Birkaç gün sonra Rus Büyükelçisi öldürüldü” dedi.
“BEN MEHDİ’YİM”
Umut Asma’yı dinleyen başsavcı, dosyayı mahkemeye sevk etti. Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi, iddiayı ciddiye aldı. Asma mahkemeye gitmedi. Hakim, zorla getirme kararı verdi. Geçen hafta Asma’yı dinleyen mahkeme, iddia sahibinin akıl sağlığının yerinde olup olmadığının araştırılması için Adli Tıp Kurumuna yazı gönderdi. Bursa hakimi, Karlov davasına bakan Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesini bilgilendirdi. Mahkeme bu cuma video konferans aracılığıyla Umut Asma’yı dinleyecek.
KARDEŞLERİ KABUL ETMEDİ
Asma’nın kendisini “Mehdi” ilan ettiği, akıl sağlığının yerinde olmadığı, kardeşlerinin de vesayetini kabul etmediği ortaya çıktı.
Sosyal medya hesabından yazdığı “İşte Mehdi aleyhisselamın deklarasyonu” yazısıyla gazetecilerin adreslerine e-mailler gönderen Asma, düzmece şöyle bir haber de yaptı: “Andrey Karlov davasında tanık olarak katılan Risale-i Nur talebesi Umut Asma’nın ifadesi sonrası Rusya Başkanı Sayın Putin’in, ‘FETÖ’nün iadesi için mister Trump’ın kapısını çalacağım’ açıklaması, ABD ve AB ülkerine kaçan örgüt mensuplarının paçalarını tutuşturdu.”
Skandaldan geriye şu sorular kaldı: Karısını öldürmeye teşebbüsten cezaevine giren, denetimli serbestliğe uymayan, uyuşturucudan tedavi gören, kendisini “Mehdi” ilan eden bir adamı mahkeme neden ciddiye aldı? Saçma iddiaları dinleyip gizli tanık müracaatını nasıl değerlendirdi?