Ömer Çamoğlu – Haber7.com
Doların 5,40’lardan bir anda 5,80’e fırlaması, bu yükselişin özellikle piyasanın kapanış saatinde gerçekleşmesi Türkiye’ye yönelik yeni bir finansal saldırı girişiminde bulunulduğu gerçeğini açıkça gözler önüne serdi.
SETA Ekonomi Araştırmacısı ve İktisatçı Yrd. Doç. Dr. Mevlüt Tatlıyer, Türkiye ekonomisinin kısa ve orta vadede ekonomik göstergeler bakımından pozitif bir görünüm sergilediğini ve bu ani yükselişe sebep olacak ekonomik herhangi bir etkenin bulunmadığını söyledi.
Haber7.com’a konuşan Tatlıyer, doların bugün gelişmekte olan ülkelerin para birimlerine ve Euro’ya karşı yüzde 1 ila yüzde 3 arasında değer kazandığına işaret etti. Tatlıyer, TL’nin ise diğer para birimlerinden ayrışarak dolar karşısında yüzde 6 değer kaybettiğini, bunun da, TL’nin açıkça bir finansal saldırıya maruz kaldığının göstergesi olduğunu vurguladı.
Mevlüt Tatlıyer, dolardaki yükseliş konusunda şöyle konuştu:
PİYASALAR KAPANDIKTAN SONRA SALDIRI NETLİK KAZANDI
Aslında saat 16’ya kadar Türkiye’ye karşı bir finansal operasyon var mı yok mu çok net değildi. Ama özellikle piyasaların kapanmasının ardından artık bunun gerçek anlamda bir finansal operasyon olduğunu rahatlıkla söyleyebileceğimiz bir noktaya geldik.
TÜRKİYE EKONOMİSİNDE DOLARIN ANİ YÜKSELMESİNE SEBEP OLACAK NEGATİF BİR DURUM YOK
Bunun sebebi şu, Türk Lirası diğer gelişmekte olan ülke para birimlerinden ciddi şekilde ayrıştı. Ve Türkiye ekonomisine baktığımızda ise böyle bir ayrışmaya sebep olacak bir durum da göremiyoruz. Daha orta vadeli Türkiye ekonomisine baktığımızda, burada da Türk ekonomisine dair negatif bir durum görmüyoruz, hatta pozitif bir durum görüyoruz.
Kamu borcunun milli gelire oranı zaten Türkiye’de çok düşük, yüzde 28 civarında. Dış borcun milli gelire oranı yüzde 57’yle orta düzeylerde. Ki bu 2 yıldır böyle. Türkiye’de bankacı kesim güçlü, finansal kesim güçlü, orada da bir kırılganlık görmüyoruz.
YAŞANANLAR, EKONOMİK GEREKÇELERLE AÇIKLANAMIYOR! FİNANSAL SALDIRI VAR!
Bütün bunları birleştirdiğimizde yaşananları ekonomik gerekçelerle açıklayamıyoruz. Aynen geçen sene yaşananları açıklayamadığımız gibi. Bu yüzden çok rahat bir şekilde, seçim öncesinde bunun Türkiye’ye karşı bir finansal operasyon olduğunu ifade edebiliriz.
BİR SÜREDİR “SEÇİMDEN SONRA DOLAR 8 LİRA OLACAK” SÖYLENTİSİNİ POMPALIYORLAR
Geçen sene kurda yaşanan çok ciddi çıkışın benzeri yaşanır mı diye insanlar konuşuyor bugün. Hatta şöyle bir şey var son bir iki aydır onu söylemek gerekiyor; tabana kadar yayılmış bir söylenti dolaşıyor. “Dolar seçimden sonra 8 lira olacak, 10 lira olacak” şeklinde. Ben bu söylentinin de bir şekilde pompalandığını düşünüyorum.
DÜNKÜ SALDIRI BU SÖYLENTİYİ BESLEMEYE DÖNÜK
Bu finansal operasyonun da, hem bu söylentileri ve beklentileri beslemeye dönük seçim öncesi bir finansal operasyon olduğu şeklinde bir sonuca ulaşabiliriz.
ASLINDA DÜNE KADAR DOLAR/TL NORMAL DÜZEYİNE GELMİŞTİ
Fakat şunu da belirtmek lazım, geçen sene TL finansal operasyon öncesinde aslında dolar karşısında fazla değerliydi. Bugünkü fiyatlarla baktığımızda, evet ironik bir biçimde o finansal operasyonlarla TL çok hızlı bir şekilde değer kaybetti ama uzun vadede normal düzeylerine gelmiş oldu. Yani çok yavaş bir şekilde gerçekleşmesi gereken bir şey çok hızlı bir şekilde gerçekleşti. Ve bu tabi ki ekonomimize zarar verdi.
BUGÜN DOLAR/TL’NİN NORMAL DEĞERİ 5,10 – 5,20 DÜZEYİDİR
Bugün “dolar karşısında TL’nin değeri nedir” diyecek olursanız, benim hesaplamalarıma göre 5.10 – 5.20 düzeyleridir. Şimdi, TL artık dolar karşısında fazla değerli değilken, hatta bir nebze de olsa daha değersiz iken, finansal operasyonlarla doları daha da yukarılar taşımak çok da kolay bir iş değil. Yani ekonominin realitesine aykırı.
DOLARIN 8 TL’YE ÇIKMASI ÇOK ÇOK DÜŞÜK BİR İHTİMAL
Bu çerçevede, doların 7 – 8 liralara çıkması çok çok düşük bir ihtimal. Ki geçen sene zaten ABD ile Türkiye arasında çok çok gerilimli bir ilişki vardı. Bu sene hem bu yok, hem de dediğim gibi TL zaten dolar karşısında normal düzeylerinde ve hatta biraz daha değersiz durumda. Bu noktada doları daha da yukarılara taşımak hiç de kolay değil.
PİYASALAR AÇILINCA HATIRI SAYILIR ÖLÇÜDE GERİ DÖNÜŞ GELEBİLİR
Zaten özellikle piyasalar kapandıktan sonra Cuma günü değer yitirişleri gördük. Bu noktada, piyasalar açıldıktan sonra TL’nin dolar karşısında değer kazanmaması için, Cuma günkü kaybını hatırı sayılır ölçüde geriye almaması için hiçbir neden göremiyoruz.
BİR AMAÇ DA TÜRKİYE’Yİ IMF’YE ZORLAMAK OLABİLİR, AMA TÜRKİYE IMF İLE ANLAŞMAYACAK
Tabi şöyle de bir durum var, finansal operasyonların başka bir amacı da, Türkiye’yi IMF ile anlaşma yapacağı bir zemine doğru çekmeye çalışmak şeklinde olabilir. Fakat dediğim gibi bunların da yine etkisi sınırlı kalmak durumunda TL/Dolar paritesinin mevcut konumu itibariyle.
Fakat tabi ki Türkiye’yle IMF ile bir anlaşma yapmayacak.
GEÇEN SENEKİ GİBİ OLACAĞINI DÜŞÜNMÜYORUM
Geçen seneki kadar bir volatilite kesinlikle beklemiyorum. Geçen seneki kadar can yakacak bir seviyeye ulaşmasını beklemiyorum. Doların yüzde 6 yükselmesi tabi ki ciddi bir çıkış günlük bazda ama, genel olarak baktığımızda çok da öyle can yakacak bir çıkış değil. Hatta hatırı sayılır ölçüde geri alınacaktır. Kurda “artık yukarı çıkıyor, gidiyor” şeklinde bir durum kesinlikle söz konusu değil. Şu an itibariyle bunu kesinlikle söyleyemeyiz.
BU ÜLKENİN İNSANLARI, BU ÜLKENİN PARASINA SAHİP ÇIKMALI
Benim tavsiyem, bu ülkede yaşayan insanların, bu ülkenin para birimine sahip çıkmaları yönünde. Bunu çok net bir şekilde söylemeliyim. Çünkü Türkiye’de de şu anda zaten dolar mevduatlarında da belli bir oranda artış oldu. Bu olaydan sonra, belki bir nebze de olsa dolar talebine dönük bir artış yaşanabilir. Fakat bu Türkiye’ye fayda değil zarar sağlar. Bu da döner dolaşır herkesi etkiler.
TÜRKİYE EKONOMİSİNE GÜVENMEMİZ GEREKİYOR
Öncelikli olarak, insanların psikolojilerini kesinlikle bozmamak gerekiyor. Ekonomi beklenti üzerine kuruludur. Türkiye ekonomisine güvenmemiz gerekiyor. Türkiye ekonomisi kesinlikle bunu hak ediyor. Türk Lirası’na güvenmek ve ona destek olmak gerekiyor.
AVRUPA VE ABD EKONOMİSİNDE YAVAŞLAMA BEKLENİYOR
Avrupa Birliği’nde ekonomik büyüme beklentilerinin aşağı doğru revize edilmesinin düşünüldüğü bir atmosferdeyiz. ABD’de de aslında FED’in son zamanlardaki yaklaşımı göz önünde bulundurulduğunda şunu görüyoruz; Amerikan ekonomisinde bir yavaşlama bekleniyor.
ÇİN VE HİNDİSTAN’IN BÜYÜME BEKLENTİLERİNDE BİLE AŞAĞI YÖNLÜ HAREKET VAR
Yani genel olarak gelişmiş ülkelerde bir yavaşlama beklentisi söz konusu. Ve hatta başta Çin ve Hindistan olmak üzere evet ciddi oranlarda ekonomik büyüme sağlıyorlar ama onların ekonomik büyümesinde de aşağı doğru bir hareket görüyoruz.
Bu çerçevede değerlendirildiğinde dünya ekonomisi yavaşlıyor. Bu, ABD borsasında da etkisini gösterecektir ve diğer borsalarda da, tahvil piyasasında da etkisini gösterecektir.
AB VE ABD EKONOMİLERİ YAVAŞLARKEN TÜRKİYE YATIRIM İÇİN CAZİBESİNİ ARTIRABİLİR
Bu noktada, ilginç bir şekilde bir bağlantı kurarak şunu söylemem lazım: Türkiye ekonomisi hasbelkader canlı, dinamik bir ekonomi, ve ekonomik büyüme sağlayan bir ekonomi. Dünyadaki finansal sermaye bir şekilde parasını bir yere park ederek, yatırım yaparak para kazanmak durumunda. Ve gelişmiş ülkelerin özellikle ekonomik büyüme beklentilerinin gerilediği bir atmosferde, Türkiye finansal piyasalar için, TL’nin de mevcut durumu hatta 5.40’taki durumlar da göz önünde bulundurulduğunda cazip bir ekonomi, cazip bir ülke. Ekonomimize güvenmemizi gerektiren noktalardan birini de bu oluşturuyor.
Finansal yatırımcılar ekonomik saiklerle hareket eder. Ekonomik saiklerle hareket eden yatırımcıların kaçırmaması gereken bir ekonomi Türkiye ekonomisi. Hatta şu anda Türkiye’de tahvil faizleri şu anda Türkiye’de yüzde 18 civarında. Türkiye’de enflasyonun uzun dönemde, son yılda artsa da, yüzde 8 – 10 olduğu düşünüldüğünde ve hatta bu yıl içerisinde enflasyonun yüzde 10’un altına düşeceğini ve yıl sonunda da yüzde 10 – 12 civarında bitirebileceğini söyleyebiliriz.
İŞLER TÜRKİYE’NİN LEHİNE DÖNEBİLİR
Bu çerçeveden değerlendirildiğinde, Türkiye ekonomisi yatırım için oldukça cazip bir ekonomi. Ekonomik saiklerle hareket eden yatırımcılar da bunu dikkate alacaklardır. Ve siyasi saiklerle hareket eden, operasyon çeken finansal aktörlerinde hareketlerini hatırı sayılır şekilde geriye alacak şekilde Türkiye ekonomisine yatırım yapacaklarını söyleyebiliriz.”