Metin:
BBC’nin haberine göre, yeni ilaçla tedavi edilen laboratuvar fareleri genç görünümleri nedeniyle “süper model büyükanneler” olarak anılıyor. Diğer farelerle kıyaslandıklarında daha sağlıklı ve daha güçlü oldukları tespit edildi. Kanser vakalarının ise daha az olduğu kaydedildi.
İlaç halihazırda insanlarda test ediliyor, ancak aynı yaşlanma karşıtı etkiye sahip olup olmayacağı henüz bilinmiyor.
İNSANLIĞIN UZUN YAŞAM ARAYIŞI
İnsanlar tarih boyunca hep daha uzun bir yaşam arayışında olmuştur. Bilim insanları yaşlanma sürecinin şekillendirilebileceğini uzun zamandır biliyorlar. Örneğin, yedikleri yiyecek miktarı önemli ölçüde azaltılan laboratuvar hayvanlarının daha uzun yaşadığı görülmektedir.
Araştırmacılar yaşlanmanın moleküler süreçlerini ortaya çıkarmaya ve bunları manipüle etmeye çalıştıkça yaşlanma konusundaki araştırmalarda ciddi bir artış yaşanıyor.
MRC Tıp Bilimi Laboratuvarı, Imperial College London ve Singapur’daki Duke-NUS Tıp Fakültesi’ndeki ekip, interlökin-11 adı verilen bir proteini araştırıyor. Yaşlandıkça insan vücudundaki interlökin-11 seviyesi artmaktadır.
Bu hem daha fazla inflamasyon yaratmakta hem de uzmanlara göre yaşlanmanın hızını kontrol eden çeşitli biyolojik anahtarları çevirmektedir.
DAHA UZUN VE SAĞLIKLI YAŞAM
Araştırmacılar iki farklı deney yaptılar. Birincisinde farelerin genetiği değiştirilerek interlökin-11 üretmemeleri sağlandı.
İkincisinde farelerin 75 haftalık olması beklendi (kabaca 55 yaşındaki bir insana eşdeğer) ve sonra düzenli olarak vücutlarını interlökin-11’den arındırmak için bir ilaç verildi.
Nature dergisinde yayınlanan sonuçlar, deneye ve farelerin cinsiyetine bağlı olarak yaşam sürelerinin %20-25 oranında arttığını gösterdi.
Yaşlı laboratuvar fareleri genellikle kanserden ölürken, interlökin-11’den yoksun farelerde hastalık seviyelerinin çok daha düşük olduğu tespit edildi.
Kas fonksiyonlarında iyileşmenin yanı sıra farelerin daha zayıf olduğu, daha sağlıklı tüylere sahip olduğu ve kırılganlık testlerinde daha iyi puan aldığı belirtiliyor.
Araştırmacılardan biri olan Prof. Stuart Cook, “Çok heyecanlanmamaya çalışıyorum. Etrafta bir sürü yanıltıcı bilgi var, bu yüzden verilere bağlı kalmaya çalışıyorum ve bunlar en güçlü olanları” açıklamasını yaptı.
İlacın insanlarda “kesinlikle” denenmeye değer olduğunu düşünen Cook, etkisinin “dönüştürücü olacağını” ve kendisinin de ilacı almaya hazır olduğunu söyledi.
İNSANLARA UYGULANABİLİR Mİ?
İlaçla ilgili cevaplanması gereken önemli sorular arasında aynı etkinin insanlarda da sağlanıp sağlanamayacağı ve olası yan etkiler yer almaktadır.
İnterlökin-11 insan vücudunun erken dönem gelişiminde rol oynamaktadır. Nadiren bunun eksikliğiyle doğan insanların kafatasındaki kemiklerin kaynaşma şekli değişir, dişlerinin çıkışı ve eklemleri etkilenir.
Ayrıca yara izi oluşumunda da rolü vardır. Eklemlerin düzeltilmesi için ameliyat gerekebilir. Araştırmacılar, interlökin-11’in yaşamın ilerleyen dönemlerinde yaşlanmayı tetiklemede rol oynadığını düşünmektedir.
İlaç, interlökin-11’e saldıran yapay bir antikor gibi davranmaktadır ve akciğer fibrozisi olan hastalarda denenmektedir. Akciğerleri hasar gören bu hastalar nefes almakta zorlanırlar.
Prof. Cook, denemelerin tamamlanmadığını ancak verilere göre ilacın güvenli göründüğünü söyledi.
Sheffield Üniversitesi’nden Prof. Ilaria Bellantuono araştırmanın bulgularının güvenilir göründüğünü ancak hastalarda işe yarayıp yaramadığına dair kanıt eksikliği olduğunu söyledi. Bu tür ilaçların yapımının maliyeti gibi sorunların hala devam ettiğini de vurgulayan Prof. Bellantuono, “50 yaşındaki herkese kalan hayatları boyunca bu tedavinin uygulanması düşünülemez” diye ekledi.