Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 1970’lerden beri eğitim sisteminin istikametinde bir değişiklik ve kayıp olduğunu belirterek, “Sistemin tümüyle dönüştürülmesi gereken bir durumdan söz ediyorum. Bilimi, toplumumuzun hayrı için kullanmak gerekliliği var” dedi.
“Aslolan bulut değil gökyüzü olmaktır. Bulutlar ne olursa olsun öğretmen, çocuğun hakkını koruyan kişidir. Çocuğun hakkı pazarlık konusu olamaz, olmamalı. Öğrencinin, öğretmeninden öncelikle beklediği sevgi ve saygıdır. Çocuğun hayatına dokunmak, onunla her gün göz göze gelmek, onun hayatında çocuk diliyle söylersek, kocaman yer sahibi olmak. İşte öğretmenlik dediğimiz tam da böyle bir şey. Hükmedici bir öğretmen olmak yerine kolaylaştırıcı bir rehber olarak, öğretmeyi tercih edin” diye başlayan Selçuk, ‘öğretmenin omuzlarında yükselmeyen’ sistemin tarihte yer olmadığını söyledi.
Çocukların gelişiminin öğretmenin gelişimiyle doğrudan doğruya etkili olduğunu söyleyen bakan, “Çocuklarımızı çift kanatlı yetiştireceğiz. bunlardan biri bilim, öbürü erdem, ahlak. Bir işi yaparken nasıl yapacağımızı tekrar tekrar düşünmek zorundayız. Öğretmenlerin daha iyi yetişmiş bireyler olarak sistemimize girmesini sağlamak için büyük çaplı öğretmen eğitimi projeleri başlatacağız. Bu sadece bilimsel çalışmalar anlamında değil, öğretmenliğin binlerce yıldır değişmeyen, sanat, ustalık yönü var. Çocuğa gülümsemenin, merhametin adı aslında sanattır. Çıraklık, kalfalık, ustalık dönemleri olan bir iştir. Hepimiz bunun sonunda öğrenmeye devam ediyoruz” diye konuştu.
1970’lerden beri eğitim sisteminin istikametinde bir değişiklik ve kayıp olduğunu söyleyen Selçuk, şöyle devam etti: “Bugünlerde daha önemli bu. Bizim için günlük operasyonlarla, şu uygulamayı değiştirelim, iki-üç basamaklı olsun gibi bir dönüşüm değil bu. Çok daha büyük. Sistemin tümüyle dönüştürülmesi gereken bir durumdan söz ediyorum. Bilimi, toplumumuzun hayrı için kullanmak gerekliliği var. Mevcut uygarlığın bilimle, akılla yükselen değerleri var. Dünyadaki dördüncü büyük kırılmayı kavrayamazsak büyük sıkıntılarla karşılaşmamız mümkün. Kararlı bir öğretmen kitlemiz var. Bunun için mutluyuz. Bir dil kurmak zorundayız. Bunu yapmazsak kavram oluşturamayız. Kendimizi özgürleştiremeyiz. Okullarımızın atölyelerle zenginleşmesi çok önemli. Bilgiden üretime dönen bir eğitime ihtiyacımız var. Bilgimiz gerçekten fazla, ancak bunun görgüye dönüşmesinde sıkıntılar yaşıyoruz. Devasa bir sistemde bu değişiklik, dönüşüm nasıl olacak? Elbette kolay olmayacak. O yüzden zamana ihtiyacımız var.”
Türkiye’nin öğrenci sayısının 150 ülkeden daha fazla olduğunu aktaran bakan, öğretmenlerin öğrenmeyi bırakmaması gerektiğini söyledi.
Selçuk şöyle devam etti: “Hiçbir görüş, ideolojik ayrılık çocukların hakkını teslim etmekten bizi alıkoymamalı. Ülkemiz, çocuklarımız ve geleceğimiz için buna ihtiyacımız var. Geldiğimiz günden beri ne karar alıyorsak, sahadan öğretmen, yönetici arkadaşlarımızı davet edip buraya çağırıyoruz. Alacağımız her kararı paylaştığımızda tartışma ihtiyacımız var. Bunlar sonucunda daha güzel, daha pratik çözümler üreteceğimizin farkındayım.”