Albayrak’ın bu yıl içinde açıkladığı ikinci paket olan bu programla imalatçı ve ihracatçı şirketlere destek verilmesi amaçlanıyor.
Pakete göre hammadde ve ara malı imalatı, makine imalatı ve tarım sektörlerindeki şirketlere yıl sonuna kadar kamu bankaları tarafından 30 milyar liralık bir finansman sağlanacak.
Albayrak, “ithalat bağımlılığı yüksek, dış ticaret açığı veren, istihdama katkı veren ve ihracat potansiyeli yüksek” olan sektörlere sağlanacak bu finansman katkısıyla cari açığın düşürülmesinin hedeflendiğini söyledi.
Albayrak’a göre Türkiye Haziran ayı itibariyle cari fazla vermeye başlayacak.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) en son açıkladığı verilere göre Mart ayında cari açık 589 milyon dolar oldu. 12 aylık cari açık ise 12 milyar 829 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Cari işlemler hesabı nedir?
Ödemeler dengesi hesapları içinde yer alan mal ve hizmet ticareti ile birincil ve ikincil gelir hesaplarını kapsamaktadır.
Cari açık nedir?
Bir ülkenin mal ve hizmet ihracı ile diğer gelirlerinden oluşan kalemi, mal ve hizmet ithalatı ile diğer giderlerinden daha az ise cari açık oluşmuş demektir.
Reuters haber ajansına Albayrak’ın açıklamasıyla ilgili yorum yapan Pictet Varlık Yönetimi’nden kıdemli ekonomist Nikolay Markov, “Programın kapsamına bakarsak şimdi bu konuyu daha ciddi ele alıyorlar gibi. Ancak bu önlemler en temel makro sorunları ele almıyor, bunlara geçici önlemler olarak bakmak gerekir” dedi.
Ekonomist Mahfi Eğilmez Twitter’dan yaptığı açıklamada, “Her açıklanan paket harcama arttırıcı önlemlerle geliyor. Oysa bizim sorunumuz gereksiz harcamaları kısıp enflasyonu düşürmek. Büyüme zaten gitti. Ve bu noktadan sonra büyümeyi harcama artırarak yükseltmek mümkün değil. Çünkü beklentiler olumsuz. Kimse bu havada yatırıma girmez.” dedi.
Ekonomist Ümit Akçay, “Mevcut üretim yapısı içinde, cari fazla, ekonomik krizin göstergesidir. Aksi yöndeki yorumlar, gerçeği saptırmaya çalışıyor.” ifadesini kullandı.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ise “Albayrak’ın açıkladığı hammadde ve ara malı imalatı, makine imalatı ve tarıma yönelik İvme Finansman Paketi, orta ve uzun vadeli olumlu etkileri olacak, üretimin katma değerini artıracak iş dünyasına yönelik önemli bir destektir.” açıklamasında bulundu.
Albayrak’ın 10 Nisan’da açıkladığı bu yılın ilk teşvik paketinde Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın ihraç edeceği yaklaşık 28 milyar TL’lik devlet iç borçlanma senetlerinin kamu bankalarına verileceği duyurusu öne çıkmıştı.
Türkiye ekonomisi, yüksek enflasyon ve işsizlik verilerinin yanı sıra özellikle geçen yıl yaşanan kur şokuyla resesyona girdi.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı verilere göre, ekonomi geçen yıl yüzde 2,6 büyüdü. Orta Vadeli Program’da 2018 büyüme hedefi yüzde 5,5 olarak belirlenmişti.
Ekim, Kasım, Aralık aylarını kapsayan dördüncü çeyrekte ise ekonomi yüzde 3 daraldı.
Çeyrek bazda üst üste iki çeyrek daralan Türkiye ekonomisi 2009’dan bu yana ilk kez “teknik resesyon” sürecine girmiş oldu.
TÜİK önümüzdeki hafta ise birinci çeyrek büyüme verisini açıklayacak.
Bakan Albayrak, büyüme ile ilgili Perşembe günü yaptığı açıklamada, “Birinci çeyrekten itibaren, bir önceki çeyrek bazlı, teknik resesyon süreci inşallah geride kalacak. İkinci yarıdan itibaren büyüme tarafında daha da pozitif gelişmeleri göremeye başlayacağız.” sözlerini kullandı.
Reuters’ın 19 kurumla yaptığı yaptığı ankete göre ise ekonominin birinci çeyrekte yüzde 2,5 daralması bekleniyor.
Reuters’a konuşan ekonomist Haluk Bürümcekçi, iç talep ve yatırımlarda bir daralma beklediklerini, ancak net ihracatın ekonomiye katkı sunacağını düşündüklerini söyledi.
Önümüzdeki hafta gelecek olan büyüme verisiyle ilgili bir yazı kaleme alan Koç Üniversitesi’nden ekonomist Prof. Dr. Selva Demiralp, enflasyonun kur kaynaklı bir yükseliş içinde olduğunu hatırlatarak şu uyarıyı yapıyor;
“Türkiye ekonomisinin dipten çıkışının başlaması için öncelikle ekonomiye ve kurumlara olan güvenin yeniden tesis edilmesi, bunun için de öncelikle kur şoku sonrası vuku bulan özel sektör borç sorununun çözülmesi gerekiyor.
“Yani özellikle enerji ve gayrimenkul sektöründe yoğun olduğu söylenen batık kredilerin bilançolardan temizlenmesi, bu temizlik sırasında oluşacak zararların bir şekilde üstlenilmesi ve bu süreçte piyasa mekanizması kuralları ile tutarlı adımlar atılarak kurumsallıktan taviz verilmemesi gerekiyor.”
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre enflasyon Nisan ayında yıllık bazda yüzde 19,50 olarak gerçekleşti.
Türk Lirası’nda özellikle geçen yıl Ağustos ayında yaşanan değer kaybı, özel sektörün dolar ve euro cinsinden borcu bulunması dolayısıyla ekonomiyi tehdit eder hale gelmişti.
Bloomberg’in verilerine göre TL, Arjantin pesosundan sonra son bir yılda yüzde 25 değer kaybıyla gelişmekte olan ülkeler arasında en çok değer kaybeden para birimi olarak ikinci geliyor.
TL, 2017 sonundan beri ise yüzde 38 değer kaybetti.
Türk Lirası’nda yaşanan değer kaybı en başta bankacılık ve enerji sektörlerini etkiliyor.
Enerji şirketleri, son 15 yılda yeni projeler ve anlaşmalar için bankalardan yüksek oranda kredi kullandı.
Bu kredilerin çoğunun dolar kredisi olarak alınması ancak enerji şirketlerinin gelirinin Türk lirası olması, enerji sektörünün TL’nin değer kaybından etkilenmesine yol açıyor.
Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin, Perşembe günü Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada enerji sektöründe sorunlu krediler için kurulacak Enerji Girişim Sermaye Fonu’na 1,5-2 milyar dolar sorunlu kredisi olan 4-5 doğal gaz ve hidroelektrik santralinin aktarılabileceğini belirtti.
Reel sektörün iç ya da dış borcu çevirmekte yaşadığı herhangi bir sıkıntı ise bankalara olumsuz yansıyor.
Reuters verilerine göre Türkiye bankacılık sektöründeki 400 milyar dolar kredinin sadece 16 milyar doları Mart ayı itibariyle yeniden yapılandırıldı.