Kızılcahamam’da konuşan Bilge Lider Bahçeli açıklamalarında şu ifadelere yer verdi:
Aziz şehitlerimiz dünyaya Türk-İslam ülküsünün irfanıyla bakmışlar, korku nedir tanımamışlar, yılgınlık nedir bilmemişlerdir. Bir ülkü uğruna mukaddes bir amaç uğruna candan vazgeçmez fedakârlığın en büyüğüdür. Şehitlerimiz al bayrağın dalgalanması, üç hilalin varlığı için kara toprağa sarılan onur kaleleridir. Kutlu davamızın devamlılığı için bedenlerini feda eden kahramanlık menkıbeleridir. Tarih boyunca bir hilal uğruna nice güneşler batmıştır. Her şehit varoluşumuzun güvencesi, milli haklarımızın güveni olmuştur. Bastığımızı sadece toprak diyerek geçmiyoruz, altındaki kefensiz yatanları düşünüyoruz. Dünyaları alsak da bu cennet vatanını vermemek konusunda azimliyiz. Türk milleti asırlar boyunca ölürsem şehit, yaşarsam gazi anlayışıyla nice felaketlere göğüs germiştir. Şehadeti göze almış insanı veya milleti yenecek, teslim alacak, boyun eğdirecek beşeri bir kudret asla yoktur. Davasında erimiş ve inancıyla devleşmiş bir vicdana üstünlük kuracak hiçbir kuvvet de olamayacaktır. Şehadet ruhu asildir, muazzezdir. Ülkücü hareket aynı zamanda şehitler kervanı, şehitlik anıtıdır. Milliyetçi hareket davası hakkın, hakikatin, Allah’ın davasıdır.
“PEYGAMBERLİKTEN SONRA ULAŞABİLECEK EN YÜCE MERTEBE”
Surlarımızda gedik açtırmadık, binlerce dava insanımız ülkülerini yaşatmak amacıyla canlarını ortaya koydular. Hesap, plan yapmadılar, ikbal derdine düşmediler. Samimiydiler, dürüsttüler, inanç ve imanla dolup taştılar. Şehitlerimiz müftehir vicdanla, dava nöbetini tutan, vatan görevini yerine getiren cesaret ve hamiyet timsalleridir. Onlara karşı vefa borcunu ne yapsak ödeyemeyiz. Ülkü şehitlerimiz isimlerini mücadele tarihine altın harflerle yazdırdılar. Zamanın dar kalıplarına sığmayıp taşan ihanete meydan okuyup bozkurt gibi ileri atılan onlardır. Yabancı ve gayri milli akımlara engel olan, Türk milletinin bekası için muazzam duruş ve tavır gösteren yine onlardı. Üstün bir görev şuuruna sahiplerdi. Dinimizde bir insanın peygamberlikten sonra ulaşabileceği en yüce mertebe şehadettir. Ve de şehitler Allah’ın misafirleridir. Dünya durdukça şehitlerimizi anacağız, onlara layık olmakla kalmayacağız, her birini saygıyla, şükranla Fatiha ile yad edeceğiz. Davamızın hamuruna leke düşürülmeyecektir. Türkiye yaşayacaktır, Türk milleti ebediyete kadar varlığını muhafaza edecektir. Bir olacağız, diri olacağız, güçlü olacağız.
“ARAMIZDAN AYRILAN SADECE ŞEHİTLERİMİZİN NACİZ VUCUTLARIDIR”
Aziz milletimizin mukaddes varlığına kastetme aymazlığına kendini kaptıranlara geçmişte tarihi cevap veren milliyetçi-ülkücü hareket bugün de yarın da aynı iradeye fazlasıyla sahiptir. Bu nedenle kötü niyetliler akıllarını başlarına almalılardır. Aramızdan ayrılan sadece şehitlerimizin naciz vücutlarıdır. Milliyetçi hareket onların uğruna can verdiği ülkü ve hedeflerde yürümeye hareket edecek ve mutlaka başaracaklardır. Bu duygu ve düşüncelerle başta merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş olmak üzere Gümrük ve Tekel eski Bakanımız Gün Sazak Bey’i aziz şehitlerimizi hürmetle, rahmetle, minnetle anıyorum.