EKONOMİ – Ayakkabıda kepenkler iniyor, üretici ‘can suyu’ bekliyor Üretim hacmi ile yaklaşık 6 milyar dolarlık büyüklüğe sahip Türk ayakkabı sektörü, yüksek maliyetler nedeniyle rekabetçiliğini kaybettiği için zor bir dönemden geçiyor. Sektör, 2028’de 2 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşabilmek için ekonomi yönetiminden ‘can suyu’ bekliyor. İrili-ufaklı 10 bin firmanın faaliyet gösterdiği sektörde kapanan firma oranı yüzde 30’ları bulurken, kapasite kullanım oranları yüzde 50’lere kadar düştü.
Sektörün istihdam kaybı ise 100 bine ulaştı. Son iki yıldır cari açık vermeye başlayan ayakkabı ihracatı, bu yılın ilk dört ayında adet bazında yüzde 20, değer bazında da yüzde 29,3 geriledi. Ayakkabıda ilk dört ayda 120 milyon doların üzerinde cari açık oluştu. 2022’de 378 milyon çift ayakkabı ihraç ederek Türkiye’ye 1 milyar 310 milyon dolar döviz kazandıran sektör, 2023 yılında ise 299 milyon çift ihracat karşılığında 1 milyar 269 milyon dolar gelir elde edebildi. Sektörün ihracatı geçen yıl adet olarak yüzde 21, değer bazında yüzde 3,2 geriledi. Son yıllarda 400- 500 milyon dolar cari fazla veren sektör, 2023’ü 130 milyon dolar açıkla kapattı.
Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği (TASD) Başkanı Berke İçten, son 1.5 yılda maliyetlerdeki ciddi artışa rağmen kurun yatay seyri nedeniyle rekabetçiliğini büyük ölçüde kaybeden sektörlerin başında ayakkabının geldiğini söyledi. Sektörün ayakta kalabilmesi için SGK primi, elektrik ve doğalgaz faturaları ile vergilerde, yani genel giderlerde indirim uygulanmasını isteyen İçten, “Bu zorlu süreç atlatılana kadar ayakkabı sektörü için kısa çalışma ödeneğine benzer bir destek gündeme alınmalı” dedi. Sektörde son iki yılda yaşanan kayıplara dikkat çeken İçten, “Enflasyonla mücadele kapsamında kurun kontrol altında tutulmasını anlayabiliyoruz ama bu durumun ülkemizde üretmek yerine ithalatı avantajlı hale getirdiğini ve ihracatımıza ağır darbe vurduğunu ekonomi yönetiminin görmesi gerekiyor” vurgusu yaptı. İhracat kaybı ve artan ithalatla birlikte geçen yıl sektörde yüzlerce fabrika ve atölyenin kapandığını dile getiren İçten, şu uyarılarda bulundu: “İstihdamın en az yüzde 25’ini kaybettik. Böyle giderse ayakta kalan firmaların da en az yüzde 30’unu kaybedeceğiz. Yılsonunda ihracat yüzde 35-40 düşerek 700-800 milyon dolara gerileyecek. İthalat 1.6 milyar dolara çıkacak, cari açık 800 milyon dolarlara kadar tırmanacak. İthalat, pazarı büyütmüyor, yerli üretimden pay alıyor. Bu gidişle sıkıntılı zamanlar bittiğinde üretim yapacak fabrika ve çalışan kalmayacak.”
Ham madde ve yarı mamul ürünlerinde yüzde 100’ü aşan koruma önlemleri ve vergiler olduğunu anlatan İçten, şunları söyledi: “Yan sanayi bizim en önemli paydaşımız, korunmasına karşı değiliz. Aksine teşvik edilerek bitmiş ürün maliyetlerimizi şişirmesine engel olalım. Ancak mevcut durumda yüzde 100’ün üzerindeki koruma hem maksadını aşıyor hem de yan sanayinin rehavete kapılmasına, Ar-Ge faaliyetlerinin durmasına yol açıyor. Bu da bizim çok yüksek maliyetlerle ham madde ve ara mamul tedarik etmemize neden oluyor. Küresel bir oyuncu olduğumuz ayakkabı endüstrimiz için bu sürdürülebilir bir durum değil.” Avrupa’nın en büyük üretim kapasitesine sahip olan ve 6 milyar dolarlık bir ekonomik büyüklüğe ulaşan sektörün, acil önlem alınmaması durumunda oyun dışı kalacağı uyarısı yapan İçten, kapanmayan fabrikaların da teker teker küçülme yoluna gittiğini söyledi. En son Hadımköy’de üretim yapan ve bin 200 kişi istihdam eden fabrikanın kapandığını hatırlatan İçten, kapasite kullanım oranlarının da yüzde 50’ye düştüğünü kaydetti. Türkiye’nin sektörle ilgili stratejik bir karar vermesi gerektiğine dikkat çeken İçten, “Kanser hastasına kemoterapi yapılıyor ama gıda takviyesi yapmazsanız hasta kaybedilir” yorumunu yaptı.
Türkiye’de yıllık 200 milyon çifte yakın ‘çakma ayakkabı’ üretildiğini söyleyen Berke İçten, bu ürünlerin Türkiye’ye maliyetinin yıllık 30 milyar TL’yi bulduğunu belirtti. Çakma ürünlerin orijinaline değil markalaşmaya çalışan yerli üreticiye zarar verdiğini vurgulayan ve bu firmaların mevzuata uygun çalışmaya teşvik edilmesini isteyen İçten, kayıt altına alınamayanlara karşı ise ağır yaptırımlar getirilmesi gerektiğini vurguladı. İçten, “Perakendeden başlayarak geriye doğru bir denetim zinciri oluşturulmalı. Ürünlerin sosyal medya kanallarından satışı ve reklamlarının yapılması yasaklanmalı. Online pazar yerleri bu ürünlerin satışına veya reklamına aracı olmamalı. Kargo firmalarının, tıpkı uyuşturucu ve silah gibi çakma ürün taşımalarını da önleyecek bir düzenleme yapılmalı” dedi.
Döviz kuru nedeniyle ithalatın daha cazip hale geldiğini dile getiren Berke İçten, “Birebir aynı olan ürün Vietnam’da 11 dolara, bizde 17 dolara mal oluyor. Korumacılık vergilerine rağmen oradan getirmek daha uygun. Deri ayakkabıda Portekiz ile aynı fiyatlara ulaştık. Bizim 39 dolara sattığımızı onlar 40 dolara ancak satıyor. Hatta Güney İtalya bizden daha ucuz. Çin, Vietnam, Bangladeş ve Endonezya gibi ülkelerde işçilik maliyeti 100 dolarla 250 dolar arasında değişiyor. Aradaki farkı kapatacak bir durum ne yazık ki görünmüyor” diye konuştu.
– Firmalara üretimleri ve ihracatlarıyla orantılı SGK primi, elektrik ve doğalgaz faturaları ile vergilerde, yani genel giderlerde indirim uygulanmalı.
– Zorlu süreç atlatılana kadar ayakkabı sektörü için kısa çalışma ödeneğine benzer bir destek gündeme alınmalı.
– Yurt içinden tedarik edilemeyen ham madde ve ara mamullerin ithalatında uygulanan vergiler gözden geçirilmeli.
– Bitmiş ayakkabı ithalatına karşı caydırıcı önlemler alınmalı.
– Küresel ayakkabı markalarına Türkiye’ye ihraç ettikleri ürünün yüzde 30-40’ını Türkiye’de üretme şartı getirilmeli.
– Çakma üretim yapan firmalar, mevzuata uygun çalışmaya teşvik edilerek kayıt altına alınmalı. Kayıt altına alınamayanlara karşı ise ağır yaptırımlar getirilmeli.
Kaynak: Dünya