Pkk’nın Diyarbakır’da çocuklarının dağa kaçırıldığını iddia ederek HDP İl Başkanlığı önünde oturma eylemi yapan ailelerin sayısı 4’e yükseldi.
Diyarbakır’da 17 yaşındaki oğlunun dağa kaçırıldığını iddia eden bir anne daha HDP İl Başkanlığı önünde oturma eylemi başlattı.
Fevziye Çetinkaya, 4’ü kız 11 çocuğundan S. Çetinkaya’nın (17), 30 Ağustos’ta HDP’lilerce dağa kaçırıldığını iddia ederek, İl Emniyet Müdürlüğüne başvurdu. Anne Çetinkaya sabah saatlerinde, beraberinde eşi Şahap ve 4 çocuğu ile geldiği merkez Bağlar ilçesindeki HDP İl Başkanlığı binası önünde oturma eylemi başlattı.
Diyarbakır’da anne Hacire Akar, HDP’lilerce dağa kaçırıldığını iddia ettiği oğlu Mehmet Akar için 22 Ağustos’ta HDP İl Başkanlığı önünde oturma eylemi başlatmıştı.
Oğlunu teröre kurban vermemek için başlattığı oturma eylemi sonuç veren anne Akar, kararlı mücadelesiyle 24 Ağustos’ta oğluna kavuşmuş, çocukları dağa kaçırılan diğer annelere de örnek olmuştu.
Eşi Şahap ve 4 çocuğuyla HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önündeki oturma eylemini sürdüren anne Çetinkaya, gazetecilere Kürtçe yaptığı açıklamada, 4 gündür haber alamadığı çocuğunun Diyarbakır’da futbol maçı oynayacağını söyleyerek Eğil’deki evlerinden ayrıldığını söyledi.
30 Ağustos günü aradıkları oğluna cep telefonunun kapalı olması dolayısıyla ulaşamadıklarını aktaran Çetinkaya, çocuğuna kavuşmak için HDP Diyarbakır il Başkanlığı binası önünde eşi ve çocuğuyla oturma eylemine başladığını kaydetti.
Çocuğuna kavuşmadan il binası önünden ayrılmayacağını ifade eden anne Çetinkaya, “Onlardan (HDP) hiçbir şey istemiyorum çocuğumu bana getirsinler. Onlara ‘Çocuğumu verin başka hiçbir şey istemiyorum’ dedim. Bize ‘Çocuğunuz burada değil’ diyorlar. Çocuğum buraya gelmemişse başka nereye gitmiştir. Benim çocuğumu burada saklamışlar ya da götürmüşler. Ne yapmışlarsa bunlar yapmıştır. Şeker ve tansiyon hastasıyım. Köydeki evimin kapısını kapattım, eşim ve çocuklarımla buraya geldim. Çocuğum gelmeden buradan gitmem. Bu kadar kişiyi işe aldılar, benim çocuğumu da işe alsaydılar. Benim oğlum HDP’nin bayrağını yollara, evimizin damına asıyordu. Aklı başından gitmişti. Telefonla aradıklarında ‘kim sana telefon açıyor’ diyordum. ‘Anne maç var’ diyordu. Kulaklığı kulağına takıyordu, kiminle konuştuğunu söylemiyordu. Okumam yazmam yok ki ben anlayayım.” diye konuştu.
Çocuğunu çok sevdiğini vurgulayan anne Çetinkaya “Nasıl olduysa çocuğumu kaybettirdiler. Bunlar götürmüştür. Sinirlendim kapıyı kıracağım dedim kapıyı kapattılar. Vallahi billahi çocuğumu HDP götürdü, bunlar götürdü. Kur’an üzerine yemin ediyorlar. Kur’ana kurban olasınız. Çocuğumu siz götürdünüz” ifadelerini kullandı.
Baba Şahap Çetinkaya ise oğlunun HDP’yi yakından takip ettiğini belirterek, oğlunun HDP gençlik kollarının gerçekleştirdiği tüm etkinliklere katıldığını söyledi.
30 Ağustos’ta oğlunun Eğil ilçesinden Diyarbakır’a geldiğini ve o gün Diyarbakır’da oturan kızını telefonla arayarak, yemeğe geleceğini ifade ettiğini kaydeden Çetinkaya, buna rağmen kızına yemeğe gitmediğini aktardı.
O gün saat 18.00’den sonra telefonu kapattığı için ona ulaşamadıklarını vurgulayan Çetinkaya, şöyle konuştu:
“Buradan başka bir yere gitmemiştir. Kendi çocuklarına iş verip çalıştırıyorlar ama milletin çocuklarını dağa gönderiyorlar. Madem çok istiyorlar önce kendi çocuklarını göndersinler. Benim gibi fakir ve zavallı insanların çocuklarını gönderiyorlar. Bu kadar zulüm yapılamaz. Benim suçum, günahım ne? Oğlumu istiyorum, başka bir şey istemiyorum. Bu çocukları zor şartlarda büyüttük, okula gönderdik.”
Kardeşi M. Çetinkaya, ağabeyinin ablasının evine yemek yemeye geleceğini söylediğini fakat gelmediğini belirterek, “Her gün ‘Ben dağa çıkacağım’ diyordu, sürekli partiye gelip gidiyordu.” dedi.
Bu arada, Anne Çetinkaya’nın oturma eylemi sırasında HDP il binasının camını kırmak istemesi sonucu partililerle aile bireyleri arasında yaşanan arbede polisin müdahalesi ile sona erdi.
Oturma eylemine katılan, S. Çetinkaya’nın kuzeni Aysel Bozkurt, HDP’li yöneticilere yönelik şunları söyledi:
“Senin oğlun dağa gitsin, bakalım sen oturuyor musun, oturuyor musun? Bizim canımız gitmiş, senin umurunda mı? Gönderdiniz, yalan mı? Kaç tane genç toprağın altında. Diyarbakır’da genç bırakmadınız, ya cezaevinde ya toprağın altındalar.
Başlarım sizin Kürdistan davanıza. ‘Fakir fukaranın çocuğu dağa, ben koltuklarda.’ Alıştınız insanları dağa göndermeye. Size verecek çocuğumuz yok, getirin. Bunların çocukları lüks okullarda okuyor. Yeter artık toprağın altı genç doldu, nereye kadar?
Çocuk dağa gönderilmiş, hepsi de biliyor. Kayyum olaylarında çocuğu oturma eylemine sokuyorlardı. Her şeyi çocuğa yaptırıyorlardı. Sonunda da çocuğu dağa gönderdiler. Bütün parti onu tanıyor. Bir de diyorlar ki; ‘Tanımıyoruz.’ Siz onu maşa olarak kullandınız, yeter artık. Artık HDP’ye verecek çocuklarımız yok. 30 yıldır bu oyun sürüyor. Yeter artık insanlar biraz gözünü açsın. Bize verilen tepki de kendi ayıplarıdır. Bunların ekmeğine yağ sürmedik, eğer sürseydik tepki almazdık.”
Baba Şahap Çetinkaya da “Benim çocuğum sürekli buradaydı. Buradan başka bir yere gitmedi. Beynini yıkamışlar.” diye konuştu.
Öte yandan çocuklarının terör örgütü PKK tarafından kaçırıldığını iddia eden baba Ömer Tokay ile anne Remziye Akkoyun da HDP il binası önüne gelerek Çetinkaya ailesinin oturma eylemine destek verdi.
Diyarbakır’da 17 yaşındaki oğlunun dağa kaçırıldığını iddia eden anne Fevziye Çetinkaya’nın önünde oturma eylemi yaptığı HDP İl Başkanlığı binasının kepenkleri partililerce kapatıldı.
Fevziye Çetinkaya’nın, 4’ü kız 11 çocuğundan S. Çetinkaya’nın (17), 30 Ağustos’ta HDP’lilerce dağa kaçırıldığını iddia ederek beraberinde eşi Şahap ve 4 çocuğu ile merkez Bağlar ilçesindeki HDP İl Başkanlığı binası önünde başlattığı oturma eylemi sürüyor.
Çetinkaya’nın oturma eylemi yaptığı sırada, partililer HDP il binasının kepenklerini kapattı.
Bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, eylemi sürdüren anne Çetinkaya’yı ziyaret ederek destek açıklaması yaptı.
Memur-Sen İl Başkanı Yunus Memiş, siyasi partilerin temel amacının, ülkelerin çıkarları doğrultusunda hareket etmek olduğunu savunarak, “Maalesef siyasi partilerin, çocukların hücre evlerinde, kafaları bulandırılarak örgütün kucağına yönlendirilmesi şeklinde davranması ciddi şekilde sivil toplum kuruluşları olarak bizleri rahatsız etmektedir.” dedi.
“Bugün yine 17 yaşında lise öğrencisi bir çocuğun aynı şekilde dağa yönlendirildiğini öğrendik. Bunun gibi yüzlerce çocuğun ailelerinin kalplerinin yaralı oluşu üzerine söylüyoruz ki; bütün aileler çocuklarına sahip çıksın.” ifadelerini kullanan Memiş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Maalesef çocuklarımız art niyetli insanlar, iş ve aş ile kandırarak, ellerine silah vererek, dağa yönlendiriliyor ve onları PKK’nın kucağına itiyorlar. Dolayısıyla örgüt şu anda hem Türkiye’nin başına hem de İslam ümmetinin başına bela olmuş şekilde. Dış mihrakların elinde Kürtleri temsil etmeyen ama kendini Kürtleri temsil ediyormuş gibi gösteren bir örgüt var. Siyasi partilerin, bölgede özellikle HDP’nin bu çocuklarımızı iyi bir şekilde yetişip topluma faydalı bir birey olmaları için mücadele etmesi gerekirken, hücre evlerinde bu çocukların akıllarıyla oynayıp yönlendirmesi, kabul edilebilir bir davranış değil. Siyasi partilere, milletvekillerine de çağrımız, kadın ve insan hakları için naralar atıyordunuz, çocuklar dağa yönlendiriliyor. Bu çocuklara gelin, sahip çıkın. Bu çocukları kimler dağa yönlendiriyorsa herkes tepki göstersin.”
Memiş, ailelerin maddi ve manevi yanlarında olduklarını belirtmek için bu ziyareti gerçekleştirdiklerini aktardı.
Diyarbakır İnanç Özgürlüğü Platformu Koordinatörü İbrahim Gökdemir de Diyarbakır’da dağa kaçırılan oğluna HDP İl Başkanlığı önünde yaptığı eylemle kavuşan Hacire Akar’a değinerek Akar’ın tarihi bir direniş gösterdiğini belirtti.
“HDP’nin zulüm kalelerinde gedik açmıştı. Bir çocuğumuz annesiyle kavuşmuştu. O gün Diyarbakır’da bir devrim yaşanmıştı. Tabir yerindeyse, söke söke çocuğunu HDP’nin bu binasından almıştı.” diyen Gökdemir, şunları kaydetti:
“O gün bizlere, çocukları dağa gönderenlerin adresinin HDP binası olduğunu, HDP yöneticileri olduğunu beyan etmişti. Burada oturmasından dolayı çocuğuna kavuşmuştu. Bugün yaklaşık üç aile daha bu direnişe destek vermek ve çocuklarını dağdan getirmek için şu anda eylem başlatmışlar. Biz de bu annelerin yanında olduğumuzu göstermek için buradayız. Bundan sonra çocuklarımızın yeri annelerinin yanı, okullarıdır. Şu anda lise öğrencisi olan bir çocuğumuz maalesef HDP’nin kirli emellerine ve siyasetine kanarak dağa gönderilmiş. Annenin yanındayız. Tüm Diyarbakırlı annelerin, bu annelerin yanında olmasını istiyoruz.”