Ağaoğlu’na bilirkişiden itiraz: O kasaba bölgeyi bitirir Ali Ağaoğlu’nun Milas’ta; dünyanın sayılı sulak alanlarından birisinin yanına inşa etmeyi düşündüğü 16 bin kişilik ‘kasaba’ için verilen ÇED olumlu kararına; bilirkişiden itiraz geldi. Mahkemeye sunulan raporun özeti şu: “O kasabayı yaparsa, bölge biter.”
GÜNDEM – Ağaoğlu’na bilirkişiden itiraz: O kasaba bölgeyi bitirir Ali Ağaoğlu’nun Milas’ta kurmayı düşündüğü 16 bin kişilik ‘kasaba’ya bilirkişiden itiraz geldi. Mahkemenin tayin ettiği bilirkişi, söz konusu proje gerçekleştiği taktirde Tuzla Sulak Alanı’nın yok olacağına dikkat çekerek, “ÇED olumlu kararı”na karşı çıktı.
Ağaoğlu’nun Milas’ın Mandalya Körfezi kıyısında inşa etmeyi planladığı devasa kasaba projesi kamuoyunda tepki çekiyor. Zaten betona boğulmuş Bodrum-Milas ortasına kondurulacak böylesine büyük bir projenin, en başta yetersiz olan su kaynaklarını tüketeceği belirtiliyor. Özellikle Tuzla Sulak Alanı gibi özenle korunması gereken bir yer için Ağaoğlu’nun kasabası ölüm demek.
Ağaoğlu bu projede yalnız değil. Bölgedeki arazileri parça parça toplayan asıl isim Besim Tibuk. 15 yıl önce Ağaoğlu ile ortak bir proje geliştirdiler. Ama hayata geçirmeleri için pek çok yasanın, düzenlemenin adım adım değişmesini beklediler. Ve nihayet Ağaoğlu’nun Akdeniz İnşaat’ı geçen yılın Mayıs ayında nihai ÇED raporunu Çevre, İklim ve Şehircilik Bakanlığı’na sundu. Bakanlık da jet hızıyla projeye “ÇED olumlu kararı” verdi.
Proje ile 9 milyon 700 bin metrekare büyüklüğündeki bir alanın 4 milyon 454 bin 395 metrekaresi yapılaşmaya açılıyor. 25 ayrı bölümden oluşan 3 bin 683 konut, 230 odalı golf oteli, 505 odalı spa oteli, 255 odalı apart ve 510 odalı bir grand oteli kapsayan projede ayrıca 6 adet günübirlik tesis, 1 adet golf sahası, 6 adet ticaret merkezi, otoparklar, yüzme havuzları, su oyunları alanları, AVM, spor salonları, okul ve sağlık birimleri gibi onlarca bina, tesis bina edilecek. Ayrıca 8 yapay göl de bulunuyor. Burada en az 16 bin kişinin yaşaması planlanıyor.
Proje alanında arkeolojik SİT alanları var. En önemli konu ise hemen bitişiğindeki dünyanın sayılı sulak alanlarından, Tuzla Sulak Alanı’nın olması. Burası Bargilya antik yerleşim birimiyle beraber özellikle kuş türlerine ev sahipliği yapıyor. Nitekim 2001 yılında IBA (Important Bird Area) tarafından tavizsiz korunması gereken kuş bölgesi ilan edildi. 2004’te Ulusal Sulak Alan Komisyonu, koruma kapsamına aldı.
197 kuş türü bulunuyor. 52 tanesi sadece burada ürüyor. 37 tür göç ve kış döneminde görülüyor. 2 tür yaz göçmeni, 11 tür ise ilkbahar ve sonbaharda geçiş yapıyor. Toplam 146 tür, Bern Sözleşmesi kapsamında koruma altında. Dünyada soyu tükenen Tepeli Pelikanın da yuvası.
İşte böylesine önemli bir bölgenin inşaata kuran edilmemesi için harekete geçen Muğla Çevre ve Ekoloji Politikaları Derneği (MUÇEP) 1 Temmuz 2021 günü ÇED kararına karşı dava açtı. Mahkeme bilirkişi tayin etti ve 27 Kasım 2021 günü proje alanında keşif yapıldı. Bilirkişi mahkemeye sunduğu raporunda, “ÇED olumlu kararının yerinde olmadığı” konusunda görüş bildirdi.
Bilirkişi raporunda Ağaoğlu’na izin verilmesi halinde nelerin olacağına dair şu çarpıcı tespitler yer alıyor:
* Projenin faaliyete geçmesiyle birlikte birçok olumsuzluk görülecektir. Orman florası, makiler ve zeytin ağaçları kesilecektir. Bunun sonucunda ekolojik denge bozulacak, bazı türler tamamen veya kısmen yok olacak; biyolojik çeşitlilik azalacaktır.
* Yapılan baraj ve yapay göletler yeraltı suyu, içme suyu ve tarım alanlarında kullanılan suyu azaltacaktır.
* Orman florasına verilecek zarar nedeniyle eğimin fazla olduğu yerlerde yağışlar sonucu erozyon, su baskını ve toprak kaybı yaşanacaktır.
* Yüzey toprağının kazılmasıyla verimli üst toprak yok olacaktır. Hayvancılık ve arıcılık zarar görecektir.
* Projedeki yapay baraj ve göletler nedeniyle vadideki doğal su dengesi bozulacak, bunun sonucunda da lagünden karaya doğru intrizyon meydana gelecektir. İntrizyon ağaçlarda verim kaybına ze zaman içinde kurumaya yol açacaktır.
* Proje alanındaki iki farklı SİT alanının aynı nekropol yayılım alanı içerisinde olduğu, ayrıca her ne kadar proje alanı içerisinde olmasa da yakınındaki Bargilya ile beraber bu nekropol alanının beraber değerlendirilmesi gerekmektedir. Oysa projede bir bütün oluşturan arkeolojik alanlar tek tek ele alınmıştır.
* Proje arazisindeki doğal yüzeysel drenaj ağına ve yeraltı su beslenme kaynaklarına olumsuz yönde müdahale edilmesi durumunda Tuzla sulak alanına gidecek tatlı su miktarında azalma olacak, bu durumda tatlı su-tuzlu su dengesi bozulacaktır. Lagünlerin varoluşu bu dengeye bağlıdır. En ufak değişiklik doğal yapıyı bozacaktır.
* Nihai ÇED raporunun Bakanlığa sunulduğu 25 Mayıs 2021 tarihinde onaylı olan 1/25000 ölçekli Nazım İmar Planının, nihai ÇED raporunda yer almayarak değerlendirme sürecine dahil edilmediği; raporun sunulduğu tarihte onaylı olan Koruma Amaçlı 1/15000 ve 1/1000 ölçekli İmar Planı Revizyonunda ise öneri olarak bahsedildiği, dolayısıyla ÇED olumlu kararına esas incelemede üst ölçekli plan kararlarıyla uyumlu olmayan plan kararlarının esas alınmasının planlama ilkelerine aykırı olduğu tespit edilmiştir.
* Proje kapsamında yapılması planlanan golf alanlarının üst ölçekli plan kararlarındaki büyüklük koşulunu sağlamadığı, projede konut kullanımının ağırlıklı olduğu belirlendiğinden, ÇED raporundaki plan bilgileri sağlıklı olarak yansıtılmadığı değerlendirilmiştir.
* İnşaat ve işletme aşamasında oluşacak evsel nitelikli katı atık miktarının bertaraf edileceği alan belirtilmemiştir. Hesaplamalar da güncel gerçeği yansıtmıyor. Güncel verilere göre katı atık hesabı yaklaşık yüzde 60 oranında düşük hesaplanmıştır.
* Sulak alanın, deniz suyunun iç kesimlere ulaşmasını engelleyen bir bariyer olduğu, buranın zarar görmesi durumunda deniz suyu kilometrelerce ilerleyerek içme, kullanma ve sulama kaynaklarını bozacaktır.
* Dava dosyasına konu alanda bir baraj tespit edilmesine rağmen, Devlet Su İşleri’nden (DSİ) alınması gereken izinlere dosyada rastlanmamıştır.
BirGün