Muhterem Müslümanlar,
Harika bir evrende yaşıyoruz. Bu muhteşem yapıyı var eden, yaşatan ve yöneten yüce yaratıcımız Allah’tır. Su ve hava gibi hayatımızı sürdürmek için ihtiyacımız olan her şeyi bize veren O’dur. Toprağı verimli kılan, ormanları oksijen kaynağı haline getiren yine O’dur. Güneş, ay, yıldızlar, denizler, göller, nehirler ve tüm nimetler O’nun insanoğluna bahşettiği lütuflardır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Allah şöyle buyurur: “Allah, göklerdeki ve yerdeki her şeyi kendi katından bir nimet olarak sizin hizmetinize verendir. Elbette bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır.” (Casiye, 45/13)
Aziz Müminler,
Çevremiz, Allah’ın bize lütfettiği bir emanettir. Atalarımızdan bize miras kalan ve gelecek nesillere aktarmamız gereken bir mirastır. Allah’ın Resulü (sav) hadislerinde “Emanete gerektiği gibi hassasiyet göstermeyenin imanı olgunlaşmamıştır.” (İbn Hanbel, III, 134) buyurarak emanete riayet etmeyi imanın bir göstergesi olarak belirtmiştir. Çevremize sahip çıkıp onu korursak, bu emaneti yerine getirmiş oluruz.
Değerli Müslümanlar,
Yeryüzündeki hiçbir bozulma kendiliğinden oluşmaz. Yüce Allah, “İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu.” (Rum, 30/41) buyurmaktadır. Günümüzde, sadece kendi çıkarını düşünen, mutluluğunu sınırsız tüketimde arayan insanoğlu, yeryüzündeki doğal dengeyi bozmaktadır. Hırs ve tamahın esiri olup nefsinin isteklerine boyun eğen insanlar, tüm canlıların ortak yaşam alanlarını sorumsuzca yok etmektedirler. Ürettikleri kimyasal silahlar ve bombalarla yeryüzünü yaşanmaz hale getiren zalimler, Gazze başta olmak üzere dünyanın farklı bölgelerindeki soykırımlarla yalnızca masum insanların değil, doğal yaşamın da katili olmaktadırlar. Nitekim Yüce Allah bu zalimleri şöyle tanımlar: “İnsanların bazıları vardır ki, eline fırsat geçtiğinde yeryüzünde bozgunculuk çıkarıp ürünleri ve nesilleri yok etmeye çalışır. Allah bozgunculuğu sevmez.” (Bakara, 2/205)
Kıymetli Müminler,
Günümüzde dünyada en önemli çevre sorunlarından biri su kıtlığı ve kuraklıktır. Peygamber Efendimiz (sav), bir damla suyun bile israf edilmesini yasaklamış, nehirden abdest alırken bile suyu tasarruflu kullanmamızı öğütlemiştir. Buna rağmen bugün, bilinçsizce kullanım nedeniyle ülkemiz de dahil olmak üzere birçok yerde su kaynakları yok olmaktadır. Sorumsuzca dökülen atıklar, plansız açılan su kuyuları, bilinçsiz sulamalar hayat kaynağımız olan suyu tehdit etmektedir.
Aziz Müslümanlar,
Bizler dünyanın sahibi değil, emanetçisiyiz. Yapmamız gereken, israftan ve savurganlıktan uzak durmak, çevremizi ibadet bilinciyle korumaktır. Su kaynaklarımız başta olmak üzere doğal yaşamı, ormanları ve piknik alanlarımızı temiz tutmak ve korumaktır. Özellikle yaz aylarında orman yangınlarına karşı dikkatli olmalıyız. Çevremize ve canlılara zarar verecek, doğal dengeyi bozacak her türlü tutum ve davranıştan kaçınmalıyız. Nesillerimize yaşanabilir bir dünya ve temiz bir çevre bırakmak için gayret göstermeliyiz. Unutmayalım ki temizlik, imanın yarısı ve ibadetlerin temel şartıdır. Müslümanın en önemli özelliğidir. Bu nedenle Müslüman işyerini, sokağını, çevresini, mesire alanlarını temiz tutmalıdır. Rabbimizin kâinata koyduğu ilahi dengeyi bozacak tutum ve davranışlardan şiddetle kaçınmalıdır.
Hutbemi Peygamber Efendimiz (sav)’in şu hadisiyle bitiriyorum: “Ümmetimin iyi ve kötü bütün amelleri bana gösterildi; iyi amelleri arasında, insanlara eziyet veren şeylerin yoldan kaldırılması, kötü amelleri arasında ise yerlere tükürmek ve yerleri kirletmek vardı.” (Müslim, Mesâcid, 57; İbn Mâce, Edeb, 7)
